Breaking News

Yeni Hayat

Yeni Hayat

Merhaba değerli okurlarım… Dünyanın koskoca büyük devletleri… Ellerinde nükleer silahlar bulunan devletler… Zengin devletler… Büyük Ar-Ge çalışmalarına imza atan devletler… Sağlık sistemlerinin gelişmiş olduğunu öven devletler… Orta halli devletler… Fakir devletler… Kısaca dünya devletleri… Hiçbiri dünyayı kasıp kavuran, milyonlarca insanın hastalanmasına, bu güne kadar 2,85 milyon insanın da hayatını kaybetmesine, güçlü ekonomiler de dahil olmak üzere dünya devletlerinin ekonomilerinde onarılmaz kayıplara sebep olan bir virüse ki koronavirüs adıyla anılan bu düşmana karşı henüz bir üstünlük sağlayamamışlardır… Görünmez, sinsi, kalleşçe, hırsla saldıran düşman karşısında korkuya, ümitsizliğe kapılan insanlar adeta büyük bir nehrin hızla akan azgın suları içinde sonlarının nereye varacağını bilmeden sürüklenmekteler ve korkarım ki sürüklenmeye de devam edecekler…
***
Son bir yıldır her gün duyduğumuz en çok telaffuz edilen sözcükleri anımsarsak; ‘Yeni normal…’, ‘Hayat eskisi gibi olmayacak…’, ‘Farklı bir dünya…’, ‘Evden çalışma…’, ‘On-line alışveriş…’, ‘On-line eğitim…’, ‘On-line konferans…’ gibi yeni kavramlarla karşılaştığımızı, bu sözleri yediden yetmişine kadar hepimizin kanıksadığı herkesin malumudur. Pekâlâ bu sözlere alışmak, dile getirmek kolay da uygulamak kolay mı?.. Bence zor… Hem de çok zor… Şimdi sizler “İnsanlar her şeye alışır, her şeye adapte olur…” diye itiraz edeceksiniz. Ancak bu defa uyum sağlamak o kadar da kolay olmayacak sanırım… Daha şimdiden çok uluslu büyük şirketler evden çalışan elemanlarını geri çağırmaya başladılar. Konferanslar, toplantılar, yavaş yavaş eski sistem yapılmaya başlanmadı mı?… Eğitim sisteminin on-line olmasının çok büyük kayıplara sebep olduğunu bizzat eğitimciler dile getirmeye başlamadılar mı?… Şimdinin küçükleri geleceğin büyükleri çocuklarımız, arkadaşlarını, öğretmenlerini istemiyorlar mı?.. Haliyle sosyal olmak istiyorlar… Çok da haklılar… Kezâ biz büyükler de sosyalleşmek istemiyor muyuz?.. Elbette istiyoruz… Ama şimdilik bu koronavirüs dediğimiz hayalet düşmanımız eski yaşamımıza izin vermiyor. Şimdilik…
***
İnsanlar ellerinin altındaki değerlerin kıymetini kaybettikleri zaman anlıyorlar. Siz okurlarımın da aynı fikirde olduğundan eminim. Düşünüyorum da bir çoğumuz için çok basit, farkında olmadan yaptığımız eylemler bu gün ne kadar da değerli oldu… Hastalık kapacağım korkusu olmadan dolaşmak ne kadar güzel bir eylemdi değil mi?.. Kalabalık insan topluluklarının arasına kaygı duymadan karışmanın ne kadar keyifli bir şey olduğu unutulur mu?.. Hele restoranlarda bir tedirginlik duymadan yenilen bir yemeğin zevkini özlemedik mi?.. Dostlarımızla buluşup sohbet etmenin güzelliğini yok saymak mümkün mü?.. Arkadaşlarımızla bir maça gitmek, eşimizle, çocuklarımızla sinemaya, tiyatroya korkmadan gitmenin hazzı unutulur mu?.. Sahilde, ormanda hiç kaygı duymadan spor yaptıktan sonra veya keyifli bir yürüyüşten sonra bir kafede sıcak bir şey içmenin değeri öçülür mü?.. Hele hele sevdiklerimize korkmadan doya doya sarılmak, en güzel şey değil mi?.. Ama şimdi öyle mi?.. Yaptığımız bu güzel etkinlikler eskiden yani koronadan önce normal şeylerdi. Biz bu aktiviteleri yaparken bir gün gelip bunlardan mahrum kalacağımızı kim öngörebilirdi ki… Şimdi “Bu dönemde bir çok şeyi sanal olarak yapabiliyoruz ya…”diyorsunuz. Evet ama gerçek hayatta yaptıklarımızın yerini tutar mı?.. Mümkün değil… Ancak çok da karamsar olmamalıyız… Ben bu güzel alışanlıklarımıza, güzel davranışlarımıza, güzel yaşamımıza geri döneceğimizden eminim…
***
Tamam… Bir savaşın içindeyiz… Hep birlikte mücadele edeceğiz… Ancak bu savaşta devletlere düşen görevlerin yanısıra bizlerin de üzerimize düşen görevleri kesinlikle yerine getirmemiz gerekir. Durumun vahameti tüm açıklığıyla ortadayken, bazı sorumsuz insanların partiler düzenlenmesi, sorumsuzca nişan, düğün eğlenceleri organize etmeleri, hiç kimseyi umursamadan asker uğurlamaları ve buna benzer etkinlikler yapmaları kabul edilemez… Bu kendini bilmezlerin başka insanlara zarar vereceğini, hâttâ ki kendi büyüklerine zarar vereceğini umursamamalarının aslında kendi yurttaşlarına ihanet ettiklerinin göstergesi olduğunu bilmelidirler… Ve ilerleyen zamanlarda bunun acısını yüreklerinin en derininde hissedeceklerini unutmasınlar… Eğer vicdanları varsa…
***
Değerli okurlarım. Tüm dünya insanları ile birlikte ülkemiz insanları da bu zorlu süreçten geçiyor… Her ne kadar bizlere ‘Yeni yaşam…’ diye dayatmalarda bulunulsa da, ‘Yeni dünya…’ denilse de, artık yaşam ‘Dijital dünya…’ ile anılsa da ben yine de eski günlerimize döneceğimizden hiç kuşku duymuyorum. Sanal dünya hiç bir zaman gerçek dünyanın yerini alamaz… Gerçek dünyanın mutluluğu sanal dünyanın içinde aranamaz… Ancak dijital teknolojileri de bir kenara atamayız… Bu teknolajileri gerçek dünyanın yardımcıları olarak kullanarak eski mutluluklarımızı sürdürmemiz pekâlâ mümkün olacaktır…
Sevgili okurlarım, gerçek dünyada sizlere mutlu, sağlıklı, yasaksız, korkusuz, özgür günler dilerken kucak dolusu sevgilerimi sunarm.
Nisan 2020

Check Also

Nida

Nida Sokak lambasını tutuyorum rüyama, Çıkıp gelsen ya içinden uykumun. Zihnimin en ücra köşesi hazır …

Bir cevap yazın