Söz

Söz


Merhaba, Halk Edebiyatı Dergisi’nin sevgili okurları. Bu yazımın konusu yine çok derin, ama bir o kadar da önemli olduğunu düşünüyorum. Konumuz “Söz”
“Hangisi?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Çok haklısınız! Söz deyinde aklımıza o kadar çok eş anlamlı kelimeleri geliyor ki, siz zaten eminim bunların hepsini de biliyorsunuz.
Türkçe sözlükte “söz” kelimesi, bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi(cümle), kelam, laf, lakırdı olarak açıklar. İkinci anlamını ise bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük tanımı gelir.
Açıklamaya devam edersek “söz”, kesinlik kazanmayan haber, söylenti bir çeşit dedikodu anlamında da kullanılır. Örneğin, “Geçen gün ortalıkta bir “söz” dolaştığını duydum ve kulaklarıma inanamadım,” gibi.
Bir de şarkı sözleri güfteler var tabii. Müzik parçalarının yazılı metnidir. Söz aramızda benim de dört tanesi TSM, yedi tanesi çocuk şarkıları olarak bestelenmiş güftelerim var. Kimbilir belki ileride dillerde dolaşan şarkılardan olur. Bestelerimi yapan arkadaşım, şarkı sözleri anlamlı ve güzel olduğu takdirde bestenin de mükemmel bir şarkı olacağını söylüyor.
Yolda, sokakta, parkta ya da sahildeki yürüyüşlerim esnasında; bir bakarım tınısıyla birlikte sözler gelir aklıma. Kendimi mırıldanırken bulurum. En son, Ağustos ayında deniz kenarında yürürken aklıma gelen dizeleri, 15 Eylül tarihinde düzenlediğim haliyle paylaşayım sizinle.
Yorgun dalgalar gibi, /Ağaran saçlar gibi, /Uzayan yollar gibi, /Geçiyor şu ömrümüz.
Sessiz gemiler gibi, /Kuruyan gözler gibi, / Küskün yürekler gibi, / Geçiyor şu ömrümüz.
Bestelenir mi bilmiyorum. Belki de şiir olarak kalır.
Neyse, biz devam edelim konumuza ve unutmadan nişan öncesi yapılan evlenmek için alınmış söz törenini de ekleyelim. Ya da çiftlerin birbirine verdiği sözleri.
Bütün bunların dışında “söz” denilince benim aklıma önce, birisine bir işi yapacağını vaat etmek anlamı gelir ve çok önemserim.
Bu zamana kadar, daima verdiğim sözde duran bir insan oldum ve çevreme de bu şekilde örnek olmaya çalıştım. Bugün de daha çok bu konu üzerinde durmak istiyorum.
Nereden başlasam acaba? Tutulmayan sözlerden mi? Yalan olan sözlerden mi? İyilik ve güzellik içeren sözlerden mi? Yoksa kin, nefret ve kötülük içeren acı ve ağır sözlerden mi? Siyasilerin verdiği sözlere hiç girmeyeceğim. Yoksa içinde boğulur kalırım.
“Söz”, geniş bir kavram. Biraz da deyim ve atasözlerinden örnekler verelim.
“Özlü söz, son söz, iğneli söz, namus sözü, söz almak, söze başlamak, söz aramızda, söz dinlemek, söz birliği, söz gelişi, vb. deyimlerimizi sıralayabiliriz.
Atasözlerimizden örnek verecek olursak,
“Söz gümüşse sükut altındır. Adam olana bir söz yeter. Ahmağa yüz, abdala söz vermeye gelmez. Bir söz ara bozar, bir söz ara düzer. Büyük lokma ye büyük söz söyleme. Cahile söz anlatmak, deveye hendek atlatmaktan güçtür. vb”
Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladığımız şu günlerde Mustafa Kemal Atatürk’ün,
“Ne mutlu Türk’üm diyene!
“Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.
Yurtta sulh, cihanda sulh. Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.
Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” Sözlerini hatırlatmak istiyorum.
Son olarak “Söz uçar, yazı kalır.” diyerek bitireyim cümlelerimi.
Hoşça kalın. Sağlıcakla kalın.
28.10.2023
Ayşe Gülten Kırıcı

28

Bu yazıyı okudunuz mu?

Çarenin Şavkı

Çarenin Şavkı Hareketleri acıtıyordu, burkulmuş duygularım Çare aradım kırk yolda kırk adım attım Sonunda bir …

Bir yanıt yazın