Kahve Lekesi
Birkaç gün öncesinden, balkon masasında kalmış kahve tabağını topladım, makineye dizdim. Makineden çıktıktan sonra baktım hala telve çıkmamış. Bulaşık süngerini alıp iyice ovaladım, çıkmıyor. Üzerine biraz daha deterjan döküp, sert kıllı bir fırça ile iyice ovaladım. Birazı yine kaldı. Bu sefer de bulaşık teli ile iyice ovdum. Küçücük bir kaç nokta kaldı. Tabağa baktım. Kalan o lekeyi de iyice bastırıp çıkardım. Bembeyaz olmuştu nihayetinde. Kurusun diye bulaşık kurutma tablasına koydum.
Bazen hayatımızdaki kötü düşünceler veya yaşadığımız, başımıza gelen olumsuz olaylar. Hiç çıkmayacak gibi gelir. Siz ne yaparsanız yapın sanki üstesinden gelemeyecek gibi. Kolay olmaz ama inanın kahve telvesi gibi ruhumuza yapışan lekeler de, vazgeçmeksek, çabalarsak, umudumuzu yitirmeden uğraşırsak, bir gün gelir kuş gibi hafiflemiş hissederek üstelik, tertemiz oluvermiş. Yeter ki vazgeçmeyin, yeter ki devam edin.
Hayatımızın her alanında, işimizde, ilişkilerimizde, yaşam koşullarının hakim olduğu her yerde, önemli olan başımıza kötü şeylerin gelmemesi değil belki de bizi güçlü kılan. Güçlü kılan şey, devam edebilme kararlılığını gösterebilmekte. Yoksa hepimizin yaraları var. Hepimizin kendimize ait oluşturduğu olumsuz düşünceleri, eksileri, negatif gördüğü yanları.
Bu yazıyı okuyan sevgili okuyucu, sen de bir kahve lekesi gibi inat eden ne düşüncen varsa, al eline ovma telini, vazgeçmeden temizle. Yürüyüş yap, şarkı aç, dans et. Hatta canın istemese de yap. Kendini ikna et. Dua et. Şükredecek güzellikleri izle. Tüm kötü ve olumsuz düşünceler belki zorlar ama eninde sonunda durulanıp bulaşık tablasında temiz suyu süzülür. Yeter ki vazgeçme. Ve sen yine güzel bir kahve yap kendine. Tüm yaşanmışlıkların üzerine afiyetle iç. Kimseye değil ama kendi emeğine, ömür boyu hatırı kalsın. Sevgilerimle.
Türkan Beyaz