Gökten Üç Bomba Düşmüş
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, biri zalim mi zalim diğeri mazlum mu mazlum iki ülke varmış.
Zalim ülkenin hiç toprağı yokken, işi gücü yalan dolan, entrika çevirmek olan birkaç ülkenin desteği ile, mazlum ülke de yaşayanlar yerlerinden edilerek topraklarından sürülerek zalim ülke kurulmuş.
Bu zalim ülke zaman içerisinde, acımasızca vicdansızca haince saldırılarla mazlum ülkenin büyük bir bölümünü işgal ederek, büyümüşte büyümüş.
Mazlum ülke ise topraklarının zalim ülkenin eline geçmesini önleyemeyerek, küçüldükçe küçülmüş, küçüldükçe küçülmüş.
Fakat zalim ülkenin gözü hiç doymuyormuş. Mazlum ülkenin kalan topraklarını da ele geçirmek için var gücünü ortaya koyuyor, dünyanın en büyük en güçlü ülkelerinin desteğini alıyor, mazlum ülkeye yapmadığı kötülüğü bırakmıyormuş.
Zalim ülke her defasında, sudan sebeplerle çatışmalar çıkarıyor, askeri gücünü kullanıyor, mazlum ülke de yaşayanları kadın çocuk yaşlı demeden vahşice katlediyor, sınırlarını genişleterek daha çok toprağa sahip oluyormuş.
Üstelik mazlum ülkeyi yaktığı yıktığı, insanları katlettiği yetmiyormuş gibi, her defasında yaptığı vahşete bir kılıf uyduruyormuş.
Mazlum ülkenin yapılan vahşet karşısında yapacağı bir şey yokmuş. Ne askeri gücü ne de saldırılar karşısında yanında yer alacak bir ülke varmış. Masum halk yokluk içinde kıvransa da hallerine şükrediyorlarmış.
Zalim ülkenin asıl amacı mazlum ülkede yaşayanları yıldırarak, onları yerlerinden etmek ve artakalan bütün toprakları eline geçirmekmiş. Bunun için sık sık mazlum ülkeyi uçakları ile bombalıyor, hastane okul mabet demeden yakıp yıkıyor, sivillere yaşam hakkı tanımıyormuş.
Hatta mazlum ülkenin sınır kapılarını geçişlere kapatarak, temel yaşamsal ihtiyaçların, ilaç vs. gibi yardımların ülkeye girmesini engelliyormuş. Zaten ülkede elektrik su gaz bir varmış bir yokmuş.
Zalim ülke dünyanın gözleri önünde bunları yaparken destekçisi olan ülkelerde mutluluktan havalara uçuyor, adım adım hedeflerine doğru ilerlemenin heyecanını yaşıyorlarmış.
Mazlum ülkenin sözde destekçisi çok ülke varmış ama, bir türlü birleşerek zalim ülkeye bir yaptırım uygulayamıyorlar, olup bitene yapılan vahşete seyirci kalarak sadece kınıyorlarmış. Hâlbuki aba altından sopa gösterseler, zalim ülke korkudan geri adım atacakmış.
Mazlum ülkeye yapılan saldırılar sonrası ölü yaralı sayısı ve yıkım artınca, yürekleri parçalayan görüntüler dünyaya yansıyınca, insanlık suçu işleniyor sesleri yükselmeye başlıyor, zalim ülke saldırılarını durduruyor, bir sonraki saldırı için haince planlar yapıyormuş.
Her saldırı sonrası mazlum ülkede yaşayanlar yakılanı yıkılanı yeniden yapmakla uğraşıyor, yaralarını sarmakla meşgul oluyorlarmış. Çocuklar öksüz yetim kalıyor, anne babalarsa evlatlarının cansız bedenlerini toprağa veriyorlarmış.
Masal bu ya; zaman içinde her şey yine başa sarıyor, aynı hikâye yeniden yaşanıyor, hiçbir şey değişmiyormuş.
Peki ya bunlar masal değil de gerçek olsaydı? Dünya ülkeleri sadece kınamakla mı yetinirdi?
Bütün dünya ayaklanır, böyle bir zulme ortak olmadan bütün insanlık tepki gösterir, kadın çocuk yaşlı demeden masum halkın öldürülmesine isyan eder, o zalim ülkeye gerekli ders verilirdi.
Hele hele günümüz dünyasında insan hakları evrensel bildirgesi varken, insan haklarını savunan çok sayıda uluslararası örgüt, sivil toplum kuruluşları varken, her şeyden önemlisi dünya barış konseyi ve birleşmiş milletler teşkilatı varken insanlığın utanç duyacağı böyle şeyler yaşanabilir miydi?
Tabii ki de böyle şeylerin yaşanmasına günümüzde asla izin verilmezdi. Çok şükür ki sevgi dolu barış dolu bir dünyada, yarınlarımızdan umutlu ve mutlu bir şekilde yaşıyoruz…
Unutmadan, masalın sonunda, gökten üç bomba düşmüş. Zalim ülkenin uçaklarından atılan üç kallavi bomba.
Biri şehrin merkezine,
Biri masum çocukların geleceğine,
Biri de dünyadaki merhametli yüreklere.
Ümit TÜKENMEZ
Ekim 2023
Bu yazıyı okudunuz mu?
Çarenin Şavkı
Çarenin Şavkı Hareketleri acıtıyordu, burkulmuş duygularım Çare aradım kırk yolda kırk adım attım Sonunda bir …