El Alem Ne Der!
Eskiden bir el alem vardı. Kör oldu. Takma tırnaklarımızla oyduk el alemin gözünü. İnsanların kirli çamaşırları kalmadı ne varsa ortaya döküldü. Artık halının altına da atmıyor kimse süprüntüyü. Camlar silinmiş silinmemiş kime ne. Biri gelir telaşı da yok. Çat kapılar çatırdadı. El alemin çatlamasına da gerek yok meraktan. Saklı bir şeyimiz kalmadı, utanmıyoruz. Ne varsa bize dair kamerada, medyada, meydanda. Perdeleri de çekmiyoruz.
Eskiden bir el alem vardı. Sağır oldu. Kulaklıklarımızı tıkadık. Canımız ne isterse onu söylüyoruz. Onu yiyoruz onu giyiyoruz. Sadece canımız var. Diğer canların canı çıksın kime ne. Kimse bardağın tersini dayamıyor duvara. Gerek yok. Zaten sesimiz gür, yüksek, şiddetli…Kimin ne duyduğu kimin umurunda. Gürültüden kendi sesimizi bile duymuyoruz
Eskiden bir el alem vardı. Lâl oldu. Dilini kopardık. Çekincemiz kalmadı. Kimin eli kimin cebinde. Kimin cebi kimin elinde. Kim kimin kolunda kimin umurunda. Laf edecek biri mi var ki. Haksızlığın adı hak etmek oldu. Hırsızlık maharet, aldatmak vecibe, inkâr hüner oldu. Kimsenin savunmaya zamanı yok. Sana neyi tekerlemekten bıkmıyoruz.
Eskiden bir el alem vardı. burnu tıkandı. Kötülüklerin kokusunu almaz oldu. Yakında kokusu çıkar diyemedikçe de rahatladık. Parfüm kokularıyla bastırdık ihanetin kokusunu. Pudralarla örttük yalanımızı. Neşterle aldırdık mimiklerimizi. İşimiz beden diline kaldı. Bir koşu öğreniverdik. Herkes ajanlığa soyundu. Ve gerçekten de soyundu. Nasılsa el alem dilsizdi, kördü, sağırdı.
Eskiden bir el alem vardı. Öldü. Cenazesini kaldırdık. Beraberinde hayanın canı çıktı. Utanmayı musallaya yatırdık. Kimsenin yüzü kızarmayınca allıklarla boyadık. Kime hesap verecekti kim. Herkes bireydi, özgürdü, hürdü. Sloganları astık. Ne çabuk alıştık. İşimize geldiği gibi aldık.
Özlem Korkmaz
12 Mayıs 2024
Fot: Özlem Korkmaz