Oku da Beynini Kurtar !.. “Niçin okumalıyız?” Çünkü okumazsak beyin ölümümüz gerçekleşir. Bu şekilde ölümler dünyada ve ülkemizde birinci sıradadır. Zihnimizin yaşam kaynağı öğrenmektir, nasıl ki nefes almadan yaşayamazsak, beynimiz için de okumak, öğrenmek öyledir. Bir kelime öğrenmek beynin daha verimli çalışmasını sağlar, hafızayı güçlendirir, analitik düşünce becerilerini artırır ve sosyal yaşantımıza katkı sağlar. Öyle ki kelimeler beynimizin yakıtıdır, hammaddesidir, …
DevamıŞenol Tombaş
Tanrı’dan Uzun Yaşayan Var mı?
Tanrı’dan Uzun Yaşayan Var mı? Her şeyin şov ve gösteri olduğu dünyada rekabet kaçınılmazdır. Fakat büyük insanların rekabeti kendisiyledir ve günü kurtarmanın derdinde ya da ego tatmininin peşinde değildirler. Çatışma, kapışma yerine uyumu ve paylaşmayı keşfedebiliriz. Bu gereksiz çatışmalar insanı çatır çatır yiyip yutmaktadır. Rekabet yerine gıpta etmek ve çalışarak aradaki mesafeyi kapatmak hatta üstüne çıkmak gerekir. Elbette rekabet bir …
DevamıDerde Derman Yakışır
Derde Derman Yakışır Yağmur, kaldırımda biriken suya düştükçe sanki gamze gamze gülümsüyor. Bir huzur ürpermesi kederleri gıdıklıyor. Yürek gözden önce ağlar, keder yumağıdır yağmurlar. Büyüdükçe dertlerimizi kara bulutlarda sakladık. Oysa ağlamayan ve yeryüzüne düşmeyen dert olur mu? Belki kelebek misali bakan anılarla biraz olsun gülümsedik. Yanaklarımız dalgalandı da kıyıya vurdu ruhumuzun ışığı. Elbet gözyaşları da güneş açar. Kurumuş toprak çatlamaya …
DevamıSönmeyen Güneş Kamil Sönmez Ağabey
Sönmeyen Güneş Kamil Sönmez Ağabey Vefatının sene-i devriyesinde Kamil ağabey ile olan üç beş anımı anlatacağım. Zamanla sanki anılar şiirleşiyor. Belki de anılar biriktirmek için yaşadık. Anısız bir hayat, ne konuşabilir ki? Kamil Sönmez ağabey gibi insanların ışığı hiç sönmez. Biz mumda yanan bir ip olsak da bazı insanlar öyle güçlü bir ışık saçıyor ki hiçbir kuvvet onu söndüremiyor. Kamil …
DevamıDergilerden Derdimize
Dergilerden Derdimize Dergilerden Derdimize Gazete derginin atasıdır. Gazeteye göre dergi daha kapsamlı, günceli dinlendiren, yorumlayan, siyasi polemiklerin ötesinde edebi bir derinliği olan ve esasında çoğu zaman güncel olmayan, fakat güncelliğini hiç kaybetmeyen ölümsüz yazılardır. Çünkü gerçek edebiyat metinleri güncelliğini hiç kaybetmez. Bu anlamda ilk gazeteciler ilk edebiyatçılardır. Bin sekiz yüz seksenden sonra dergiler daha etkin olmaya başlar. Bilhassa Tanzimat dönemi …
DevamıYazmak, Kültür ve Medeniyet İlişkisi
Yazmak, Kültür ve Medeniyet İlişkisi Edebiyat üretimi dile yaslanır. Dil kültürün en temel unsurlarından biridir. Sanatçıyı içinde yaşadığı kültür ve medeniyet besler. Bilhassa bakış açısını, kimliğini içinde yaşadığı toplum şekillendirir. Elbette yazar içinde bulunduğu kültürün olumlu ve olumsuz yönlerini irdeler ve tıkanan noktaları açmaya çalışır ya da bütün bu aksayan yönlere kayıtsız da kalabilir. Fakat döneminden bağımsız yazar düşünemeyiz. Sanat …
DevamıÇiçekler Kokunu Taşıyor Anne
Çiçekler Kokunu Taşıyor Anne Ah anneciğim, hatırlarsan ayaklarının altında yatardım. Herkes bilirdi niçin orada yattığımı. Sahiden ben cenneti orada gördüm anneciğim, göz kapaklarının arasında yatardım, kirpiklerinde sallardın beni. Senin nurdan yüzünde akardı cennet ırmakları. Avuçlarında kundaklayıp beni, sallardın sonsuz boşlukta. Ben büyümek istemezdim, hele uyuduğumda kocaman adam olup sırtımda bir dünya yük taşımak istemezdim. Ama sen beni taşırsın değil mi …
DevamıTekâmül Tembelliği
Tekâmül Tembelliği Tekâmül Tembelliği Yıldırım düşer yüreğine, bir alev kopar ki feryadı figan. Kederler bulut, gözler yağmur olmaya başlar. Fakat sönmez bu yangınlar. Çünkü tüm acıların alevini söndürecek yüce bilinç daha keşfedilmedi. İnsan insanı yakan bir kundakçı, en çok kalpler yanar, fakat o, ne görülür ne de duyulur. O, sadece hissedilir. Sezgi, idrake bir güneş gibi doğar, aydınlandıkça gözükmeye başlar …
DevamıYürü Babam Yürü Dertleri Ardın Sıra Sürü
Yürü Babam Yürü Dertleri Ardın Sıra Sürü Edebiyat emeğin çocuğudur. Yazmak kolay da yazdıklarımızı edebiyat tarihine kazımak zor. Bunun için yetenek ve yaratıcılığın ötesinde kahramanca mücadele eden bir ruh da lazımdır. Bir şekilde sanata bulaşınca kopmak mümkün olmamaktadır. Çünkü ruh manevi güzelliğin tadını alınca onun peşinde gezmekten başka çaresi de kalmamakta. Bu durum aşkın, yazma eylemine dönüşmüş halidir; içinde tutku, …
DevamıDost Yemiş
Dost Yemiş Bulutların salıncak olup çiçekleri salladığı bir gündü. Güneş insanları sıcacık bir dost gibi kucaklıyordu. Yağmur bayramlığını giymiş şeker toplayan çocuklar gibi şendi. Güneşli günlerde yağmur yağarsa altın rengine boyanırdı yeryüzü. Kıymet, kıymetini kaybetmiş gibi etrafa bakıyordu. Sanki yapboz gibi görüyordu kendini, birilerinin onu sürekli tamamlamasını bekliyordu. O sırada Münevveri gördü, birkaç aydır görüşemiyorlardı. -Hey, yüzüme bile bakmıyorsun, aramıyorsun, …
Devamı