Özlem Korkmaz

Biyografi: Özlem Korkmaz; Sivas'ın Divriği ilçesinin, Sarıçiçek Yaylası, Yeşilyol Köyü'nde dünyaya gelmiştir. Bir buçuk yaşına kadar memleket havası solumuş ve İstanbul'a taşınmaları hasebiyle çocukluğunu ve eğitim dönemini İstanbul'da geçirmiştir. İlk ve ortaöğrenimini tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Fizik bölümüne başlamış ve aynı dönemde İstanbul Üniversitesi'nden Pedagojik Formasyonunu alarak mezun olmuştur. Matematik, Fen Bilimleri ve Fizik dersi öğretmenlikleri yapmış ancak edebiyatla bağını hiç bir zaman koparmamıştır. Her ne kadar sayısal ağırlıklı bir eğitim almış olsa da küçük yaşlardan beri en az matematiğe olan ilgisi kadar edebiyata düşkünlüğü de devam etmiştir. Okumakla başlayan edebiyat yolculuğuna yazmayı eklemiş; özellikle şiir, deneme ve manzum hikâye türünde aşk, doğa ve toplumsal konuları kaleme almıştır. Bu süreçte Halk Edebiyatı Dergisi kurucusu ve yönetmeni sayın Yazar Şenol Tombaş'ın Yazarlık Atölyelerine katılma fırsatı elde etmiş ve Halk Edebiyatı Dergisi'nde şiir ve yazıları yayınlanmaya başlamıştır. Eğitimine Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüyle devam eden yazarın tam bir İstanbul hayranı, edebiyat âşığı ve tarih meraklısı olduğu söylenebilir. Şiirlerinde İstanbul'a sıkça yer veren ve önceliğine edebiyatı alan yazar at binme, fotoğraf çekme, tarihi mekân ve kütüphaneleri gezme dışında bilim ve matematikle de meşgul olmaktadır. Kendisi bu ilgisini; " Matematik aklıma, edebiyat kalbime hükmediyor. Bense rakamlarla harflerin gücünü toplayıp ikisine hükmediyorum. İşte bu yüzden özellikle Halk Edebiyatındaki hecenin Divan Edebiyatındaki aruzun nizamına, kafiye ve redifin uyumuna, beyit ve dizenin kurulumuna hayranım." sözleriyle dile getiriyor. Ayrıca; en büyük hedefim, yetişmekte olan gençlere edebiyatı sevdirmek ve onların kaleme yakın bir nesil olabilmelerini görmek." diyor.

Okuma Fukarası

Okuma Fukarası Yazının icadı diye bir kavram var? Yazı ya da diğer bir söylemle yazmak dediğimiz eylem bir icat ürünüdür. İcatlar ise insanın hayatında lüzumlu görülerek dolayısıyla ihtiyaçlar doğrultusunda var olmuştur. Tarihin ilk çağlarından bu yana neye bakarsanız bakın muhakkak bir gereksinime dayalıdır. İster tekerleğin icadı olsun ister yaraların dağlanması metodu olsun isterse maddenin işlenmesi… Yazı da tıpkı bunlar gibi …

Devamı

Boş Masa

Boş Masa Geçen gün hastanenin birinde bir sıraya rastladım. Ancak enteresan olan belki kendi içinde izahı mümkün ancak görüntü de enteresan olan şey bu sıra boş bir masanın önünde uzanıyordu. Bir masa ve masanın arkasında sandalye ancak sandalyede oturan ve masayı temsil eden kimse yok. Bir an bana bu gördüğüm şey şunu düşündürttü. İnsanoğlu aslında bir makamın önünde sıraya diziliyor. …

Devamı

İzafi Bakış Açısı

Özlem Korkmaz İzafi Bakış Açısı Fizik’ te bir kuram var. Buna Görelilik deniyor. Bu kurama göre olaylar gözlemcilerin varlığından ve zaman da konumdan bağımsız değildir. Günlük hayattan bir örnekle basitleştirmeye çalışırsam; Güneş battı, siz de kalkıp odanızın ışığını yaktınız. (Buna 1. olay diyelim) Aradan 5 saniye geçti elektrikler kesildi. (Buna da 2. olay diyelim) Tam elektriklerin kesildiği anda elinizdeki su …

Devamı

El Alem Ne Der!

El Alem Ne Der! Eskiden bir el alem vardı. Kör oldu. Takma tırnaklarımızla oyduk el alemin gözünü. İnsanların kirli çamaşırları kalmadı ne varsa ortaya döküldü. Artık halının altına da atmıyor kimse süprüntüyü. Camlar silinmiş silinmemiş kime ne. Biri gelir telaşı da yok. Çat kapılar çatırdadı. El alemin çatlamasına da gerek yok meraktan. Saklı bir şeyimiz kalmadı, utanmıyoruz. Ne varsa bize …

Devamı

Nida

Nida Sokak lambasını tutuyorum rüyama, Çıkıp gelsen ya içinden uykumun. Zihnimin en ücra köşesi hazır firara, Bulunmaz mı yeri bu saklı kuytunun. Zifiri çekmiş, boğazı yanıyor gecenin hala, Nekahet dönemi sanki ruhumun. Benliğim telaşa vardı gönlüm arafa, Sebebi vâki değil his güruhumun. Bir fincan kahvenin sıcak buğusuna, Hasreti üflemektir adı bu tutkunun. Takılırsa günüm mazinin ağına, Ezberini bozar bu dem …

Devamı

Bırakın Soframızı da Beğenmeyiversinler!

Özlem Korkmaz Bırakın Soframızı da Beğenmeyiversinler! Rahmet ayı, bereket ayı, on bir ayın sultanı Ramazan ayı, takvimlerimizdeki yerini aldı. Evlerimize, gönüllerimize de en içten duygularımızla buyur edip başköşeye oturttuğumuzdan yana kaimiz. Ajandamızdaki iftar saatlerini boşalttığımız, temizlik ve alışverişimizi yaptığımız, teravih için sözleşip, davetler için anlaştığımız noktasında da içimiz rahat. Akşam ezanının farklı bir heyecanla beklendiği zamanlara, iftar saatleri öncesi trafiğinde …

Devamı

Öksürük Şurubu

Öksürük Şurubu Özlem Korkmaz Öksürük şurubuna su katıp seyreltmeyiz ancak toz halindeki antibiyotiği kullanılabilir hale getirmek için belli bir miktar su ilave edip çalkalamamız beklenir. Öksürük şurubu için günlük önerilen doz miktarı ile antibiyotik aynı değildir. Antibiyotiğin kullanım aralığı ile kullanım süresi öksürük şurubununki ile aynı değildir. Birinin kullanım şeklini diğeriyle karıştırırsak, birine uygulanan dozu diğerine uygularsak tedavi sonuç verir …

Devamı

Güneş Tam Tepedeyken Gölge Oluşmaz

Özlem Korkmaz Platon Devlet kitabının yedinci bölümünde şöyle bir yer tarif eder: “Yer altında mağaramsı bir yer, içinde insanlar. Önce boydan boya ışığa açılan bir giriş… İnsanlar çocukluklarından beri ayaklarından, boyunlarından zincire vurulmuş bu mağarada yaşıyorlar. Ne kımıldanabiliyorlar, ne de burunların ucundan başka bir yeri görebiliyorlar. Öyle sıkı sıkıya bağlanmışlar ki, kafalarını bile oynatamıyorlar. Yüksek bir yerde yakılmış bir ateş …

Devamı

Ah Be Çocuk!

Özlem Korkmaz Ah Be Çocuk! Tramvaydayım. Sağ tarafımdaki çapraz koltuklara anne ve ilkokul çağındaki çocuğu oturdu. Oturur oturmaz çocuk annesine: “Anne burası da Türkiye mi dedi?” (Annesi başını salladı.) “Ne kadar uzakmış sanki Ameyika.” dedi peltek ağzıyla. Dikkatimi kendine çeken çocuk belli ki bir şey anlatmak istiyordu. Sonra dedi ki: “Ameyikayı hep gösteriyolar televizyonda. Çok büyükmüş. Ama orada hep Türkleri …

Devamı

Ama Ben Anne Değilim ki!

Özlem Korkmaz Ama Ben Anne Değilim ki! “Ama ben anne değilim ki!” Bu cümleyi söyleyen kişi hakkında tahmin yürütün desem muhtemelen bilemeyeceksiniz. Bunu söyleyenin beş altı yaşlarında bir erkek çocuğu olduğu kimin aklına gelir ki? Bankta oturmuş dinleniyordum. Önümden bir kadın geçti. Peşinden gelen çocuğa şöyle selendi: “Anneciğim biraz hızlı olur musun!” ve kadının sözünün peşinden çocuğun belli belirsiz biraz …

Devamı