Öksürük Şurubu

Öksürük Şurubu
Özlem Korkmaz

Öksürük şurubuna su katıp seyreltmeyiz ancak toz halindeki antibiyotiği kullanılabilir hale getirmek için belli bir miktar su ilave edip çalkalamamız beklenir. Öksürük şurubu için günlük önerilen doz miktarı ile antibiyotik aynı değildir. Antibiyotiğin kullanım aralığı ile kullanım süresi öksürük şurubununki ile aynı değildir. Birinin kullanım şeklini diğeriyle karıştırırsak, birine uygulanan dozu diğerine uygularsak tedavi sonuç verir mi? Bırakalım tedaviden sonuç almayı haddinden fazla içilen şurubun zararını görebilir, önerilen doz miktarından eksik aldığımızda da iyileşmek yerine sadece vakit kaybetmiş sayılabiliriz.
Gözümüz için doktora gittiğimizde bize verilen göz damlası ile bir sinüs bölgesi rahatsızlığımız için doktorun bize reçete ettiği burun spreyi görünüşte sıvı olsa da içerik olarak birbirinden farklıdır ve farklı işlevlere hizmet edecek şekilde hazırlanmıştır. Bu ikisinin kullanımlarını karıştırıp gözümüze burun spreyini püskürttüğümüzde ya da burnumuza göz damlasını damlattığımızda faydadan ziyade zarar görmüş oluruz.
Nasıl ki laboratuvar koşullarında hazırlanan bu maddelerin kendi içinde bir kimyasal yapısı, özelliği, bütünlüğü var ve belli miktar ve dozajı tutturulmak zorunda ise ve insanın vücudundaki bir şikayeti ortadan kaldırmak için bu formül ve hesap ayarlarına bağlı olmak gerekiyor ise aynı şekilde insanoğlunun kendi bünye ve fıtratına, ayarlarına, biraradalık kaidelerine uygun hareket etmesi gerekir. Toplumun nizam ve intizam içinde sağlıklı bir iskelet sistemine sahip olması, her bir aza ve organının düzen içinde çalışıyor olması, toplumsal metabolizmanın işleyişinin sekteye uğramaması için hem mevcut sağlıklı olma halinin korunması adına hem varsa bir rahatsızlık giderilmesi adına adeta bir ilacı vücudumuza alırken ki hassasiyet ve önemi bir fikri zihnimize, dilimize, davranışlarımıza, yaşam şeklimize alırken de hem birey hem toplum olarak göstermeliyiz. Toplumun hücrelerine nüfuz edecek herhangi bir fikrin, sözcüğün, davranışın prospektüsüne bakılmalı içeriği, ne olduğu, ne için kullandıldığı, nasıl kullanıldığı, hangi yaş grubunun nasıl kullanacağı dikkatle okunmalı, oluşturabileceği yaygın ve yaygın olmayan, seyrek ve sık ve hatta bilinmeyen yan etkileri, diğer düşüncelerle birlikte kullanım durumu ve beklenmeyen bir etki görüldüğünde kimlere başvurulacağı gözden geçirilmelidir. Saklama koşulları ve son kullanma tarihine mutlaka bakılmalıdır. Sosyolojik vakalara dikkat edersek toplumun hücrelerine sızan bir düşüncenin kim ve kimler tarafından ne amaçla kim ve kimler için reçete edilip edilmediğine bakmaksızın; kafamızı, zihnimizi sallayarak adeta elimizi kolumuzu sallar gibi gidip alıp kullanırsak bünyemize, yaşımıza, kültürümüze, toplum yapımıza uyup uymadığına dikkat etmeksizin hangisi hangi zamanda nerede ne kadar kullanılır fark etmeksizin içip yutarsak olası yan etkinin dışında şuurumuzu kaybedebilir, komaya girebilir hatta ölebiliriz.

Çok basit bir misal vermek istiyorum; örneğin hürlük kavramını seyreltip seyreltip kendini telefonun, sosyal medyanın, bankaların ya da modanın ya da belli bir akımın kölesi yapıp ya da tersi olup hür olmayı en derişik hali ile alıp dozajından fazla kullanan insan buna özgürlük nasıl diyebilir? Bir şey oluştuğunda o şey insan yaşamına, insan fıtratına, toplumsal insana faydası olsun. Bir kaç zaman olmuştur. Tramvaydayım günü bitirmişim eve gidiyorum. Vagonun en dibine oturdum. Yanımda bir hanımefendi. Tramvay tıka basa ve belli ki herkes yorgun. Arkalardan gayet enerjik iki genç insanın sesi. Özellikle hanımlardan biri gayet gür bir sesle belli ki konuşmadan gayet keyif alarak bir şeyler anlatıyor. O kadar ki kulağımın dibinde gibi. Arkamı dönüp baktım. Yanımdaki hanımefendiyle göz göze geldik. Bir süre böyle devam etti. Belki hisseder, anlar, fark eder, uyanır artık ne kadar tahammül barındıran sözcük var ise kullanacak kadar bir mühlet sonra yanımdaki hanımefendi dayanamayıp: “Biraz sessiz konuşur musunuz, rahatsız oluyoruz bu kadar insan.” dedi. Konuşan arkadaşın: ” Affedersiniz farkında değilim, dalmışım. ” demesini beklerken, yüksek sesle dönüp: “Konuşurum, özgürlük diye bir şey var. ” deyince gülmemek için kendimi zor tuttum. Bize sosyal bilgiler derslerinden beri anlatılan özgürlük kavramı ile bu kızın özgürlük kavramı uyuşmuyordu. O özgürlükten bahsediyorsa diğer bahsedilen özgürlük neydi? Herkes aynı özgürlükten söz ediyorsa özgürlüğün anlamı kime göreydi? Öksürüyor olsa ona sesli öksürme diyemezdim çünkü öksürme eylemi istemsizce gelişen ve kontrol edilemeyen bir durum ha belki bir gribal durumu varsa keşke maske takmış olsa diye düşünebilirim o da bana gıcık olurdu her neyse bunlar olmadı da ben o istemlice kontrol edilebilir olan yüksek tonuyla sesli konuşan ve özgürlüğünü ilan eden kişiye: “Benim de yorgun bir günün ardından bindiğim tramvayda sakin ve gürültüsüz bir şekilde evime gitme özgürlüğüm yok mu? dedim ama içimden. Dışımdan diyecektim ama şimdi biri çıkıp: “O zaman özel aracınla git.” diyebilir bir de ona: “Benim bu saatte trafik çekmemek için özel aracım yerine toplu taşımayı seçme özgürlüğüm yok mu?” demem gerekir. Keza özel aracımla giderken ışıklarda 0.01 saniye geciktiği için kornaya basan birileri yüzünden de kafam şişebilir, onlara dönüp: “Niye kornaya boşuna basıyorsun öndekinin önü de dolu uçarak mı gitsin.” desem o da çıkıp: “Sanane ben özgürüm.” sonra benim de çıkıp: “Ben de aracımla bu saatte sessiz sedasız evime gitme özgürlüğüne en az senin kadar sahibim.” desem sonra oradan bir yaya atlayıp kırmızı ışıkta koşsa -onun koşma özgürlüğü var- öteki hatalı sollasa beriki makas atsa bir diğeri yanlasa arkadaki işi var diye dörtlüleri yakıp yolun ortasında dursa karşıdaki yan şeritten ters yöne sapsa bisikletli kamyonun kör noktasına girse, sağdaki elektrikli scooterin üstünde 20 km/h hız ile yolu kapatsa ne bileyim sonuçta herkes özgürlüğünü yaşasa. Sonra bu özgürlük zincirleme olup bütün insanları kapsasa; sonuçta yolun da sürtünme kuvvetine karşı, tekerleğin dönme hızının harekete karşı, çarpışan cismin çarpan diğer cisme karşı özgürlüğünü ilan etme hakkı yok mu?
Şurubun ölçeğe, ilacın doza, hastalığın tedaviye karşı özgürlüğü kadar özgürüz ve kullanmadan önce lütfen prospektüsü okuyunuz.
Özlem Korkmaz
25 Şubat 2024
Fot: Özlem Korkmaz

Bu yazıyı okudunuz mu?

İnziva

İnziva Yalnızım; Düzen bozulmuş insanlar şaşırmış. Yalnızım; Gerçek dostluklar tarihe karışmış. Yalnızım; Dünyada sevginin yerini …

Bir yanıt yazın