EMİRGAN
Yanıbaşında Hisar boğazı elden sakınır
Senin güzelliğine Fatih perdedardır
Baltalimanı saray-ı müsteşfâsıyla şifa dağıtır
Atlı Köşkün atı şahlanmış der:
“Emirgan vatanımdır”
Hidiv Kasrı karşıdan sana selam çakar
Komşu İstinye yandan çarklılarıyla caka satar
Çınarın ulu çınar Osmanlı gibi
Açarsın sineni ceddinin açtığı gibi
Sana gelen her dertli elbet bulur teselli
Söndürür gölgen gönüllerdeki ateşi
Boğaz çınar ve camii söylerler vird-i zebânî
Usulca arşa yükselir bu ilahi senfoni
İskelen teftiş ederken boğazı yalnız ve sessiz
Martılar çığlıklarıyla seni bırakmaz eşsiz
İsmail KARATAŞ
AYRILIK
Gidiyorum ardıma bile bakmadan
Eller zoraki sallanırken havada
Mahzun gönüller ayrılığa isyankar
Arkadan su yerine gözyaşı dökülür
Ayrılık yarasına teselli ilacı sürülür
Vakitsiz gelir ayrılık beklenmedik bir anda
Hasret sabır bırakmaz insanda
Hep onu düşünür teselli bulursun onda
Derken yalnızlık olur sana yeni bir arkadaş
Maziden de ayırır seni yavaş yavaş
Yalnızlığı hatıralarla teselli ederken
Gözünden süzülen yaşları usul usul silersin
İsmail KARATAŞ
DALGALI HİSLER
Yürürken senden uzak kaldırımlarda
Martılara tuttuğun ritim kulaklarımda
Yosun kokun tüm bedenimi sararken
Sahile vuran dalgalar içime akmakta
İsmail KARATAŞ
GENÇLİK
Ah gençlik! Hayatın altın dilimi
Boş arzular hayaller peşinde
Geçer mi hayatın en güzel günleri?
Yıllar
Koybolan boşa geçen yıllar
Nefsin arzu bataklığı
Çeker seni içine anlamazsın
Bir hiç uğruna heba olup
Hayatı yakmak var sonunda
Gel! Ne olur yapma
Tek sermayen olan
Şu güzelim gençliğine kıyma!
İsmail KARATAŞ