Halk Edebiyatı Dergisi : 54. sayı
Fiyat : 50 TL
Sayı: Mayıs –Haziran 2023
ISSN ve barkot: 2148-578X -54
Sayfa: 56
Ölçüler: 28/ 19 cm
Dergimizi temin edebileceğiniz yerler:
Mephisto Kitabevi & Kafe – Beyoğlu ve Kadıköy şubelerinden, Cağaloğlu dergiyurdu’ndan fiziksel temin edebilirsiniz.
Online satış olarak tüm kitapçılardan satın alabilirsiniz.
(Kültür Bakanlığına Bağlı İl Halk Kütüphaneleri’nden de Ücretsiz Okuyabilirsiniz. )
Bazı satış bayilerimiz:
https://www.bkmkitap.com/halk-edebiyati-dergisi-sayi-40-ocak-subat-2021
https://www.dergiyurdu.com/ Cağaloğlu’ndan fiziksel de temin edebilirsiniz.
Halkedebiyatdergisiyayınları.com’dan da temin edebilirsiniz.
Vb. yüzlerce siteden güvenle dünya genelinde dergimize ulaşabilirsiniz.
Bu sayımızda :
Özel Dosya : Hayvan Sevgisi
Evrim ile Devrim / Şenol Tombaş
Boz Ayı / Mehmet Ballı
Sevginin Gücü / Gülten Özgül
Çomar ile Fifi / Nursel Yeşilyurt
Sevgi Öğün / Bırak Peşimi
Hayvan Sevgisi / Ayşe Gülten Kırıcı
Köpeğin Hüznü / Ümit Tükenmez
Maskeli Kedi / Mehmet Mücahit Yurteri
Birlikte Yaşam / Soğmen Özsu
Küheylan / Özlem Korkmaz
Selin / Süleyman Korkmaz
Kedibol’de Bir Rengibol / Gencay Coşkun
Röportaj: Tülin Erol, Yazar Savaş Aşçı ile İlk Kitabı “ Hesaplaşma” Romanı Üzerine Röportaj
Bir Şair, Bir Kitapsever / Halil Gökkaya.
Masal: Altın Saçlı Peri Kızı / Süheyla Acar
Yazarlarımız:
Nuray Dabakoğlu, Orhan Altınoluk, Osman Akçay, Hızır İrfan Önder, Gülten Gençer, Hacer Taşdemir, Seda Alkan, Osman Akyol, Nurhan Karanfil, Zeynep Tombaş, Belma Arslan Kara, Ayşegül Yiğit Yücel, Türkan Beyaz, Arzu Özkan, Büşra Gülmez, Umut Özkan, Songül Yıldız.
Başyazı :
Bu Körlük Köroğlu’nu Doğuracak
Dergimizi çıkarttığımızdan beridir, bin bir zorluklarla mücadele ediyoruz. Bazı tutulmuş köşe başlarında ve ideolojik bakışlarla, kıskançlıkla, cehaletle, beyninin yarısını kullanmayan saplantılı, liyakatsiz kişilerden dolayı motivasyonumuz çok kırılmaktadır. Bu anlamda düşünceyi ortadan bölenlerde; kabul kültürü, hoş görü, emeğe saygı, daha üstten birleştiren bir bakış açısı maalesef yok. Burada kafa cehalete sabitlenmiş. Ya öyle ya böyle, bunların kitabında üçüncü bir bakış yok. Bu sakıncalı kafalar Allah’ı bile bölerek bin bir parçaya böldüler. Fakat elbette bölünmeyen bir hakikat var bilesiniz!.. Bunlarla birlikte hepimizin aynı ağacın kökleri olduğumuz unutulmamalıdır. Bir ağacın yarısı kesersen o ağacı kurutursun. Atalım elimizden baltaları, hoş görüyü, saygıyı, ilmi, bilimi, edebiyatı kuşanalım. Gelecek bizden bunu ister. “Halk edebiyatta birleşecek!” mottosuyla biz, her zaman bunu yapmaya çalıştık. On yıldır dergimizi maddi ve manevi birçok zorlukla çıkardık. Bugün yeri geliyor bir edebiyat programı yapmaya yer bile bulamıyoruz. Kimin bu mekânlar? Halk için mi yoksa birilerinin boy pos gösterme yerlerimi? Boy veriyoruz da yemiş vermiyoruz… Söz veriyoruz da ahdimizde durmuyoruz. Adımız insansa neden insanı arıyoruz? Bu nasıl bir yokluktur, var gibi ama gerçekte yok. Kayda geçiyoruz hiçbir şey silinmesin diye. Kayda geçiyoruz belki bir gün bizi birileri anlar diye. Zannedersem bu körlük, Köroğlu’nu doğuracak… Kalemimiz dağlardır bulutlara yürüyecek, sözlerimiz sadıktır bize mahşerde vefa gösterecek… Yalanları, putları devirir gibi devireceğiz. Ruhsuz ceset yığınlarını toprağa koymanın zamanı gelmedi mi? Daha ne kadar bu pis kokulara dayanabileceğiz? Daha ne kadar erdem yokluğuna tahammül edeceğiz?
Bizim olan bizimdir, her çağın kahramanları vardır. Bunların kim olduğu da savaş bittiği zaman anlaşılır. Mücadelemiz mücadelelerin en yiğididir. Biz yoklukların var ettiği zaferleriz. Fetihten yılmayız, biraz emeğin, cabanın, yılmamanın ve bir avuç edebi sözlerin yapamayacağı, başaramayacağı hiçbir şey yoktur. Biz sözlerimizi cağın en ilerisine asacağız.
“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim… Nazım Hikmet”
Bu memleket bizim, memleketini seven, bu ülke için gece-gündüz çalışarak bir şeyler üretmeye çalışan, emeğini veren, cebinden veren, ömründen veren, vatansever insanları yıldıramayacaksınız. Bu koltuklar sefa sürmek ya da ego tatmini için değil, halka hizmet için vardır. Gaflet gözüyle değil can gözüyle hak gözüyle bakın. Doğru yolda yürümeyenler patika yolda kendini ele verecektir. Hakkımız haktır, herkesin yutabileceği bir lokma değildir bu. Şayet “Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletinse!..” ben hakkımı ,egemenliğimi istiyorum arkadaş!
Cehennem, hak, hukuk, adalet niye var? İşte emeğimizi çalanlar ve mevki makamlarını kendi çıkarları için kullanalar için var, bu kavramların adı değil de kendi zuhur ettiğinde bakalım ne yapacaksınız? Hakkın sustuğu görülmemiş bir şeydir. Sadece sağırlar onun sesini duyamaz.
Bütün bunları bir taraf kafasıyla değil, bilakis taraf olmamanın özgürlüğüyle söylüyoruz.
Bu anlamda memleketimiz ve insanlık için işinin hakkını vererek çalışanlara selam olsun, bu güzel örnekler gelecek güzel günler için yegâne umudumuzdur. Üstadın dediği gibi:
“Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!
Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!”
Biz işimizi ibadet aşkıyla yürütmeye devam edeceğiz, fakat biz de yılarsak bizi yıldıranlar utansın, bu anlamda bize maddi-manevi zorluklar çıkaranlar utansın!.. Emeğe, edebiyata, saygısı olmayanlar utansın! Okumayanlar, başkalarından çalanlar, riyakarlar, kıskançlar, insanlıktan bihaber olanlar utansın!..
Şenol Tombaş