Gülistan

Gülistan


Bülbül, dağda salına salına gezerken, güzeller güzeli bir gül fidanına rastladı. Gülün renginin kırmızısı, bülbülün kalbine adeta nakış oldu işlendi. Kokusunun benzeri çarşıdaki misk satan dükkanlarda bile yoktu. Yaprakları, nazlı nazlı salınıyordu rüzgârda ahenkle dans edercesine. Çorak bir çölün ortasında vahayı görmüş gibi bakakaldı güle. Bülbül, yabandaki bu güzelliğe vuruldu. Yaklaştı güle ve dalına kondu. Başladı, güle aşkını şakımaya. Her gün sabahtan akşama yorulmadan gülün dalında ötüp durdu. Dağ başında uzun zamandır yalnız olan gül, bu ilgiye kayıtsız kalmadı ve bülbülün aşkına karşılık verdi.

Gel zaman git zaman, gülün yaprakları sararıp solmaya başladı. Toprağı susuzluktan çatladı. Kırmızı kaftan giyinmiş çiçekleri toprağa döküldü. Gül hastaydı ve günden güne solmaktaydı. Bülbül, bu durumu ilk başta umursamadı fakat zamanla gönlü geçti gülden. Bir gün dolaşmak için gülün dalından ayrıldı ve bir daha dönmedi. Başka güzellikleri görünce gülü hatırlamaz oldu. Gül, her gün bülbülün yolunu gözledi. Günler ve aylar geçti, dönen olmadı. Gül artık ölmeyi bekliyordu. Hasta ve bitap düşmüş, için için ağlarken bir bahçıvan onu gördü. Üzüldü haline, kurumuş toprağından çıkarıp, yanına aldı ve yemyeşil bir bahçeye götürdü. Dallarını budayıp, temiz ve gübreli toprağa ekti. Can suyunu verdi. Gül, yeni yerinde adeta yeniden doğdu. Günden güne iyileşti ve tekrar kokulu çiçekler açmaya başladı. Kokusu cenneti sunuyordu etrafına. Gül, bahçenin en gözde çiçeği oldu. Gören hayran kalıyordu güzelliğine. Bahçıvan, dallarından budayarak yeni gül fidanları elde etti. Gülden, gülistan oldu. Zamanla, bülbülün yolu gül bahçesine düştü. Gülün kokusu ona tanıdık geldi. Bahçeye girince bir de baktı ki, onlarcası var. Bülbül hemen sevdiğini tanıdı ve yanına yaklaştı. Gülün kalbi, onu görünce sızladı.

Bülbül, ona bahçeye nasıl geldiğini ve nasıl iyileştiğini sordu. Gül, başından geçenleri bir bir anlattı. Bülbül, tekrar sevdiğine kavuştuğu için mutluydu, fakat gül onun aşkına karşılık veremezdi. Gülün bülbüle duyduğu aşk, başka bir aşka dönüşmüştü. Bülbül, bunu anlayınca boynu bükük bir şekilde kanat çırparak uzaklaştı.

Gül arkasından söyle seslendi, “Sen gidince acıdan öldüm zannettim, günlerce ağladım. Ama başka bir kalp beni hayata bağladı. Hasta ve yorgunken iyileştim. Tek başıma bir güldüm, şimdi gülistan oldum. Benim büyümeme vesile olduğun için teşekkür ederim. Yolun açık olsun.”

Didem Kaya

Bu yazıyı okudunuz mu?

İsmail Karataş Şiirleri

EMİRGAN Yanıbaşında Hisar boğazı elden sakınır Senin güzelliğine Fatih perdedardır Baltalimanı saray-ı müsteşfâsıyla şifa dağıtır …