Gamze Nur Aslan, Şair- Yazar Şenol Tombaş ile Röportaj

Gamze Nur Aslan, Şair- Yazar Şenol Tombaş ile Röportaj

Gamze Nur Aslan: Ben, Ordu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat bölümü son sınıf öğrencisiyim. Okulda ödev bağlamında Şair-Yazar Şenol Tombaş Hocam ile röportaj yaptım, beni kırmadığı için kendisine müteşekkirim. Dilerseniz önce kendisini bir tanıyalım:

Şenol Tombaş kimdir?
Şenol Tombaş, 01.11.1975’te Ordu’nun Ünye ilçesinde doğdu. Anadolu Üniversitesi Radyo ve TV. Prg. Okudu. Anadolu Radyo’da “Halk Edebiyatı” programını hazırlayıp sundu. Bir süre “Elif” dergisinde çalıştı. Bilge Kültür Sanat Yayınevi’nde editörlük yaptı. Tombaş, yazmaya çocuk yaşlarda başladı ve ilk öyküsünü ilkokul ikinci sınıfta yazdı. Yazar, yazmaktan ve yazarlık üzerine düşünmekten büyük keyif almaktadır. Tombaş, 2005 yılından beri yazarlık dersleri vermektedir. İSMEK’te,“ Yazarlık Atölyesi” hocalığı yapmaktadır. 2014 yılında yayım hayatına başlayan- iki ayda bir yayımlanan- Halk Edebiyatı Dergisi’nin imtiyaz sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni’dir. Yazar, evli ve bir çocuk babasıdır. Eserleri: “Bu Bahar Sonbahar” (hikâye) “Aynaya Yazılan Mektuplar” (hikâye) “Şaşı Felsefesi” (hikâye) “Kibirli Güneş” (masal) “Yazarlığın Kutsal Kitabı” ( yazarlık üzerine) “Halk Edebiyatı Dergisi Yayınları’ndan çıkmıştır. Ayrıca Tuna Yayınları’ndan neşredilmiş Osmanlı Tarihi üzerine de yazmış olduğu eserleri bulunmaktadır. Sırasıyla:
Safiye Sultan’ın Murad’ı(roman)
Boğdurulan Şehzadeler(hikâye)
Yavuz Sultan Selim (biyografi)
Kanuni Sultan Süleyman (biyografi)
Sultan II. Abdülhamid (biyografi)
senoltombas@hotmail.com
www.senoltombas.com
www.halkedebiyatidergisi.com

Gamze Nur Aslan: Şiir yazmaya kaç yaşında başladınız? İlk yazdığınız şiir ne hakkındaydı?

Şenol Tombaş: Yedi-sekiz yaşlarımda öykü yazarak başladım, fakat zamanla şiir yazmaya başladım. Bütün bunlar kendiliğinden zuhur etti. Doğal bir akıştı benimki, yağmurun yağması, güneşin ışıklarını saçması gibi ya da herhangi bir uzvum gibiydi yazmak.

Gamze Nur Aslan: Sizi şiire yönlendiren bir durum veya duygu oldu mu? Ölüm, ayrılık, aşk vb.

Şenol Tombaş: Şiir mahrumiyetten, yokluktan beslenir, elbette çocukluk aşamalarımız birçok akranlarımız gibi zor geçti. Fakat yaratıcılık her zaman sıkışma anlarında tezahür etmez. Yazmak bazıları için dışavurumdur ve bir arınmadır. Benim için asıl yalnızlık ilhamın beni terk etmesidir. Bu anlamda şiir arayışımın, hayatı sorgulamanın bir tezahürüydü. Elbette, şiir tüm duygulardan beslenir, hatta duyguların en süslü üslubudur. Bu anlamda saydığınız duyguların hepsini yaşadık, iğne yedik, bal elde ettik. Yazmak-okumak her zaman en sadık dostum oldu. Şunu da vurgulayayım: Her şairin bir Mihriban’ı vardır, ama hayali ama gerçek ama ulaşılan ama ulaşılamayan. Elbette tüm bu duygular şiirin hayat arkadaşıdır. Zaten üslup olunca da neyi anlatsanız söz tılsımı okuyanları efsunluyor.

Gamze Nur Aslan: Şiir yazmaya başlamadan önce şiirle bir ilişkiniz var mıydı?

Şenol Tombaş: Çok olduğunu söyleyemem, bazen ustalardan ustalığı öğrenirsin bazen de şiirden şiiri öğrenirsin.

Gamze Nur Aslan: Satın aldığınız ilk şiir kitabını hatırlıyor musunuz?

Şenol Tombaş: Orhan Veli’nin şiir kitabıydı.

Gamze Nur Aslan: İlk ne zaman ben şair olacağım dediniz?

Şenol Tombaş: Esasında şairlikten ziyade yazar olacağım dedim. En başından beri hep öykü yazmak bende merkezde oldu. Hatta bazı şiirlerimi öykülerin arasında kullanıyordum. Anlaşıldığı üzere şiiri de öyküden diğer türlerden ayrı düşünmedim çünkü şiir edebiyatın şah damarıdır. Edebiyatın en kibar lisanıdır, en veciz olanıdır. Şiir diğer edebi türlere muhtaç değildir, fakat diğer edebi türler şiire muhtaçtır. O yüzden şiirin hep bir dik duruşu vardır. Mezar taşında bile “Şair-yazar” yazar, yani şairlik sıfatı öndedir.

Gamze Nur Aslan: Şiir yazma arzusu doğuştan mı gelir yoksa sonradan da kazanılabilir mi?

Şenol Tombaş: Esasında her şeyi doğuştan getiriyoruz, yoktan var edemeyiz. Şeyh Galip: “Mecnun söğüt, leylanın toprağında yetişir” der. Yani öncelikle aşk olacak. İstek, talep olacak, yoksa talep etmeyene evrenin vereceği hiçbir şey yoktur. Elbette çalışmak da çok önemli çünkü çalışmazsak yetenek körelir. Yetenek doğrudan bir şeyin eğitimini almışçasına kabiliyetli olmaktır. Bazı insanlarda bu yüzeydedir ve ufak bir sıkışmayla açığa çıkar. Bazıları da hayal gücünü, gözlem kabiliyetini farkındalık oluşturarak yani yaratıcılığını harekete geçirerek yazar ya da şair olabilir. Fakat isteyen ve çalışanlar için bunları söylüyorum. Hayat seçimlerimizden ibarettir. Herkes yazar olacak diye bir şey yok.
Yaratıcılık, yetenek, peygamber gibi seçilmiş insanlara ötelerden bahşedilmiş bir şey değildir. Buna inanlar kolaylıkla sanat yolculuğundan elenirler. Çünkü hem kendilerine inançlarını hem de motivasyonlarını kaybederler. Birkaç denemeden sonra kendilerinde yetenek olmadığını düşünüp çabucak vazgeçerler. Oysa sanat bizden ısrar ve sabır ister. Her şeyi ilhama ve yeteneğe bağlarsak tembeller ordusunu yaratırız. Bekle ki ilham gelsin. Zaten sürekli yazan için ilhama gitmeye gerek yok, o, yoğunlaştığında ilham dünyasına ulaşır.
Yazar ve şairlerin hissettiği ilhamdır, yazarın yazarının sesini duyması ilhamın ta kendisidir. Bu hassas kalp, kulak, göz, sezgi, farkındalıkla insanlarda gelişebilir. İlham, insanın kalbinde hissettiği bir ses olduğu için elbette, kişinin melaikelerini çalıştırmayla gelişebilecek bir eylemdir. Beş duyunun ötesine geçmezsek sezgi yanımız gelişmez. Sezilen, ilhama da açılın kapının anahtarıdır. Yaratıcılık hayal gücüne yaslanır, hayal gücü herkese verilmiş. Gözlem öğrenebilinen bir şey. Yani farkındalıkla yaratıcılığımız harekete geçirerek içimizde durağan olan yeteneğimizi geliştirmek mümkündür. Neye yönelirsek onu görürüz. Dediğimiz gibi bazılarında yetenek derinlerde bazılarında da yüzeydedir. Çalışmayla bu farklar kapanır. Fakat çalışmayana, talep olmayana öğretilemez, çünkü o, içindeki bu kodlara yönelimi yok ya da farkında değil. Şiirin hem maddi aleme hem de metafiziksel boyuta açılan kapıları vardır. Bu kapılar çalışarak açılır.
Gamze Nur Aslan: Şiire başlamanızda kim belirleyici oldu? Kendinizi kendiniz mi yönlendirdiniz, bir kişi bir hocanız mı vesile oldu?

Şenol Tombaş: Usta-çırak ilişkisi önemledir, fakat bu durum illaki fiziksel olmak durumunda değildir. Bir şair birçok şairden meydana gelir. Bu anlamda birçok şairden beslendim ve bununla birlikte hep edebiyat ortamlarından beslendim.

Gamze Nur Aslan: Okuduğunuzda da sizi etkileyen ilk şiir hatırlıyor musunuz? Sizi etkileyen mısrası ne oldu?

Şenol Tombaş: Bu anlamda Yahya Kemal’in “Sessiz Gemi” beni ilk etkileyen şairlerdendir. “Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler/ Bilmez ki giden sevgiler dönemeyecekler.” Fakat klasik şiirden ve modern şiirden çok beslendiğimi söyleyebilirim. Bir şaire hayran olmak beni bağımlı yapar, bu yüzden estetik zirveye ulaşmış her şairi sever, okurum, yeter ki şiire ulaşmış olsun ve o, estetik zevki bana bahşetsin.

Gamze Nur Aslan: Hiç karalama defteriniz oldu mu? Olduysa hala sizde mi?

Şenol Tombaş: Hep oldu, evet birçoğu kütüphanemde duruyor. Zamanı açısından bilgisayarda genel de yazıyorum, fakat kâğıt-kalemle ilişki mi kesmem. Elbette keramet kağıt-kalemde değildir, fakat benim için özel anlamaları vardır.

Gamze Nur Aslan: En başarılı şiirinizi ne kadar sürede yazdınız? En uzun sürede tamamladığınız şiirin tamamlanma süresi nedir?

Şenol Tombaş: Edebiyat eserlerine çoğu zaman sınır koyamıyoruz. Çünkü bu anlamda edebiyatla pazarlıkta yapamayız. Hele hele bu şiirse, bilhassa hece şiiriyse çünkü bu şiirlerde uygun ses ve duygu değerlerini bulana kadar yıllar geçebiliyor. Şiir biraz şarap gibi yıllandıkça ve üzerine çalışılınca güzelleşiyor. O yüzden dergide şiirlerimi yayımlıyorum, fakat kitap aşamasına henüz geçmeyi düşünmüyorum. Çok sık şiir yazmıyorum, daha çok olan şiirlerimin üzerine uzun uzun çalışıyorum. Elbette bazen şiirlerin üst üstte geldiği de oluyor ya da uzun süre uğramadığı da… Bu süreçler de başka edebi türler üzerine çalışıyorum. Edebi türlerde işçiliği çok önemsiyorum.

Gamze Nur Aslan: Şiir bir ilham mı yoksa emek işi midir?

Şenol Tombaş: Hem ilham hem de emek işidir. Her ilham şiir olmayabilir, işçilikle zayıf yönler güçlendirmek mümkündür. Bir de gerçek ilham var, yalancı ilham var, ham ilham, olgunlaşmış ilham, bunların hepsi bir aşamadır. Bu makamlara göre bazı şiirlerin daha az işçiliği olabilir. Bir de ilham bir ikramdır, Allah fındığı verir ama kırmaz. Gökyüzünden kimseye bedava şiir indirilmez.

Gamze Nur Aslan: Şairliğe bir meslek olarak mı bakıyorsunuz yoksa hobi olarak mı?

Şenol Tombaş: Şairlik, yazarlık, yaratıcılık isteyen bir meslektir. Bir yere kadar hobi olabilir, fakat bir yerden sonra tutkuyla yapılacak bir meslektir.

Gamze Nur Aslan: Çevrenizden eleştiri aldınız mı? Aldığınız eleştirileri nasıl değerlendirdiniz?

Şenol Tombaş: Eleştiri öncelikle bilgiye yaslanmalı, fakat ukalalığa da kaçmamalıdır. Yani öncelikle eleştiri yapan kişinin niyetini düzeltip üslup sahibi olmalı ve bilgiye yaslanmalıdır. Eleştiriyi saygısızlıkla karıştırmamalıdır, böyle yaklaşımlar zaten eleştiri dışıdır. Eleştiri kusur bulmak değil, eser üzerinden olanı ve olmayanı edebiyat bilimine yaslayarak açıklama, yorumlama, tanımlama işidir. Elbette nitelikli okurlardan güzel dönüşler alıyoruz. Bu dönüşler yazarlar için çok kıymetlidir.
Gamze Nur Aslan: Türk şiirinde kimlerden etkilendiniz? Örnek aldığınız bir şair var mı?

Şenol Tombaş: Belli bir şair yok, güzel olan her şeyden ihtiyacım olduğu kadarıyla alırım. Beslenirim, dönüştürürüm, yol, yöntem öğrenirim.

Gamze Nur Aslan: Şiir yazarken ilkeleriniz var mı? Nasıl yazmaya başlarsınız?

Şenol Tombaş: Yazmanın her zaman ilkeleri yoktur hele hele şiir anın çocuğudur çoğu zaman, o yüzden yaratıcılık sürprizlere açıktır, elbette bazen temesal yazdığım şiirler de, anlık bir esinlenmeyle ortaya çıkan şiirler de oluyor. Her yazı gizemlere açılan bir kapıdır ve bilmediğimiz bir dünyada deneyim edindiğimiz zihinsel bir deneyimdir. Genelde şiiri bir meleğin kalbime dokunması gibi hissederim. Fakat şiirlerim üzerine çok çalışırım. Kırıldığımda, üzüldüğümde, genelde yazarak bu duygularımı iyileştiririm, bu esasında edebiyatla aramızda bir iletişim dili ve döngü…

Gamze Nur Aslan: Şiir yazmada ki amacınız nedir? Toplum için mi sanat için mi?

Şenol Tombaş: Her ikisi de olabilir, fakat önemli olan şiiri yakalamaktır. Bana göre tabii ki toplum içindir, fakat estetikten taviz vermeden. Sanattan uzaklaşmadan.

Gamze Nur Aslan: Dünyanın, kavramların ya da insanların artık size bir şey ifade etmediği oldu mu? Verimli olamama kaygısına düşmüş müydünüz?

Şenol Tombaş: Her yazar bu boşluğa düşer, birçok yazar kitaplarının ikinci baskısını bile görememiştir. Fakat yazar, edebiyatla pazarlık yapamaz, yazmaya, üretmeye mecburdur çünkü öbür türlü kendisiyle çatışıp durur. İçinde yaşadığınız kültür, sanata değer vermiyorsa insan çoğu zaman boşluğa düşüyor. Fakat doğru ve güzel olan yaşamaya devam edeceğini bilmek bana da motivasyon oluyor. Düşsem de kalksam da üretiyorum ve şunu biliyorum: Emeğin mutlaka karşılığı vardır.

Gamze Nur Aslan: Şiir yazmak karşılaştığınız olayların sonucunda bunları kâğıda dökmek ihtiyacından mı doğdu yoksa “bu konu da bir şiir yazılsa iyi olur” diye düşünerek mi yazıyorsunuz?

Şenol Tombaş: Kimi zaman oluyor, fakat edebiyatla ilişkimiz bu kadar yüzeysel değil. Çünkü yazdıklarımızın çoğu zaman kaynağını bilemiyoruz ve kimi vakit kendimizden de yola çıkmıyoruz. Yani kalpten gelen de oluyor, düşünceden, iç ve dış gözlemden gelen de oluyor, fakat kaynağın ne olduğu önemli değil, önemli olan ortaya güzel bir eser çıkması.

Gamze Nur Aslan: Umutlanarak başlayıp çöpe attığınız şiiriniz oldu mu?

Şenol Tombaş: Çöpe atamam, zaten edebiyat en atıl şeylere güzel anlamlar yüklemektir. Bekletirim ve üzerine çalışırım ve olmuyorsa da oradan hiç olmaza işime yarayacak bir mısrayı başka bir şiirimde değerlendiririm. Bazen yazdığımız eserin de ruh hali önemlidir, çünkü size, o an sırlarını açmaya müsait olmayabilir. Tekrar tekrar iletişim yollarını ararım, bilirim, estetik zamanla perdesini açar. Eser bize güvenmeli ve sabırsızca eseri zorlamamalıyız hele ki çöpe atma ile tehdit ediyorsak o vakit eserin bize cemalini göstermesini beklememek lazımdır. Yazarın yazdıklarına yaklaşımı önemlidir. Bazen derviş gönlüyle bazen de psikolog bilgisiyle yaklaşmak gerekir eser adaylarına.
Gamze Nur Aslan: Şiir, şairin aynası mıdır?

Şenol Tombaş: Evet, çoğu zaman yüzleştiği bir aynadır. Bazen bu ayna topluma, bazen bilinmeze, bazen de şaire dönüktür.

Gamze Nur Aslan: Şiir yazdığınız şiirlerde veyahut eserlerde sizden parçalarda oluyor mu?

Şenol Tombaş: Şiirimin bana uzak düştüğü ya da yaklaştığı olur.

Gamze Nur Aslan: İlk şiirinizi tamamladığınızda ne hissettiniz, ilk kim okudu? Genellikle şiirlerinizi tamamladıktan sonra okuması için ilk kime gönderirsiniz?

Şenol Tombaş: Kimi zaman arkadaşlara okurdum, tabii ki genelde arada kaynardı, fakat edebiyat ortamlarında elbette ciddiye alınırdı. İlkin şiirimi kendime okurum, diğer şiirlerime okurum, kedilere okurum, kediler beğenirse dinlerler, beğenmezlerse giderler ve ben o vakit o şiirin üzerine biraz daha çalışırım ve de eşime, bir de küçük kızıma okurum. Yani editör yelpazem geniş.

Gamze Nur Aslan: Daha çok roman mı okursunuz, şiir mi? Şuan elinizde olan kitap nedir?
Şenol Tombaş: İşim gereği tüm edebi türleri okurum. Feyyaz Kayacan: Hiçoğlu’nun Serüvenleri/ Şişedeki Adam.

Gamze Nur Aslan: Sizce günümüzde şiire yeterince önem veriliyor mu? Günümüz şairlerine bir eleştiri yapsanız ne olurdu?

Şenol Tombaş: Elbette verenler var. Eleştiri bağlamında çok uzun şiirler var ve bir şiirden üç tane şiir çıkıyor, fakat bir mısra bile şiir yakalanmamış. Bir mısra olsun, şiir olsun. Bir de şiir vıcık vıcık duygusallık değildir, duygulara yeni anlamlar yüklemektir. Bu da şiirde işçilikle olur, yani şiirin emek kısmı ve bu işin öğretilemeyen kısmının sabır olduğu da yine unutulmalıdır.

Gamze Nur Aslan: Doğup büyüdüğünüz yerin size ilham olarak katkısı oldu mu?

Şenol Tombaş: Elbette, Karadeniz benim ilk şiirim, nereye baksan doğa şiiri gibidir. Doğanın güzelliği, gözümü, kulağımı, hislerimi besledi. Bu anlamda ilk öğretmenim doğup büyüdüğüm yerdir. O, beni şiir ile kundaklamıştır.

Gamze Nur Aslan: Türk edebiyatında birçok dönem ve edebi topluluk oluştu. Bir topluluğun içinde şiir yazsaydınız bu hangi topluluk olurdu neden?

Şenol Tombaş: Sanırım “İkinci Yeni” olurdu, çünkü bağımsız şairlerden oluşuyor bu durumda da kendimi daha özgür hissederdim.

Gamze Nur Aslan: Bir şairin veya yazarın, şiir veya kitap yazarken bir günü nasıl geçer?

Şenol Tombaş: Sancılı geçer, çünkü ortaya bir eser getirmenin tatlı bir sancısı vardır. Ne zaman ki eser bitti yazarın en saadetli anıdır, fakat çok geçmeden yeni sancılar başlar. Elbette yazmak bazen cennet bazen cehennem gibidir, yani hayat gibidir. Fakat üretilen eserlerin mürüvvetini görmek bu sancıların ilacıdır. Bu bahtiyarlık diğer meşakkatlerin çok üstündedir.

Gamze Nur Aslan: Yazılarınızı hep aynı yerde mi yazarsınız yoksa herhangi bir yerde hemen yazmaya başlar mısınız?

Şenol Tombaş: Benim için yazarken mekân önemli değil çünkü mekânla bağım kopuyor yazarken. Önemli olan zaman bulabilmem ve yazarken bölünmemem. Röportaj için teşekkür ederim, öğrenim hayatınızda başarılar dilerim, sevgiler, hürmetler.

Ölüler de Şahlansın

Ebediyete yol almış şehitler içimde,
Hâlâ annelerin sesi uğuldar mazide.
Topraklar ölmez, yiğitler her zaman cephede…
Öyle dirilelim ki ölüler de şahlansın!..

Şimdi uyanma vaktidir ayağa kalk çınar!
Tabii ki Allah seni de dostunla sınar,
Ülkümüz erdi kemale de çelik bir emir…
Öyle bir dirilelim ki ölüler de şahlansın!..

Bir vatan isterim ki Türk gibi tek hece,
Bölünmesin, ışıldasın, benzesin güneşe.
İhya olduk, inanmıyor muydun sen mahşere?
Öyle dirilelim ki ölüler de şahlansın!..

Biz ki güneşi yakmışız çok çok evvelden,
Zalime de boyun eğmemişiz ta ezelden.
Yurt zordaysa, ecelini beklemez bu millet,
Haydi yürüyelim, kalksın bu dünyadan zulmet!

İnanma şeytanların Allah’ı övdüğüne,
Gül yüzlü bülbülün karga gibi öttüğüne,
Elbet bir Köroğlu gelecek bozuk düzene,
Öyle dirilelim ki ölüler de şahlansın!..
Şenol Tombaş
Halk Edebiyatı Dergisi’nde yayımlanmıştır.

Bu yazıyı okudunuz mu?

Yaşasın Cumhuriyet

Yaşasın Cumhuriyet Mavi sonsuzlukta yol alan gözlerin, Atam!.. Seninle doğdu bu Aziz Milletin, Hür isek …

Bir yanıt yazın