Ben de İnandım
Geçen hafta sonu uzun süredir görüşemediğim eski bir arkadaşımla buluştuk. Sohbetimiz esnasında kızına doğum gününde yavru bir kedi alarak sürpriz yaptığını söyledi. Bende neden barınaktan sahiplenmediğini sorunca, kanayan bir yara olan hayvan barınakları konusu açıldı.
Ülkemizdeki hayvan barınaklarından bir giriş yaptık; Avrupa, ABD, gelişmiş ülkeler derken bir türlü işin içinden çıkamadık.
Konu üzerinde öyle bir yoğunlaştık ki akşam geç saatlerde ayrılana kadar ne farklı bir sohbete daldık ne de maziyi andık.
Ülkemizde barınakların durumlarının vahim olduğunu, kimi zaman barınaklardaki kötü koşulların haberlere konu olduğunu, yapılan denetimlerin uygulamaların yetersiz olduğunu, barınakları düzenli olarak ziyaret eden gönüllü hayvanseverlerin bu konuya daha hâkim olduklarından sokak hayvanlarının barınakta değil, sokakta daha mutlu olacağını savunduklarını konuştuk durduk.
Öyle değil mi? Sokak hayvanlarının rehabilite edilip sokaklarda yaşaması daha iyi değil mi? Barınak demek hayvan hapishanesi demek değil mi?
Hayvanların barınaklarda duvarların parmaklıkların arkasında istif bir şekilde, sağlıklı ile hastanın güçlü ile güçsüzün hepsinin bir arada olmaları, hijyen olmayan koşullarda yaşamaları, kışın soğuktan donmaları, yarı aç yarı tok depresyona girip agresifleşip birbirlerine saldırmaları, birbirlerini parçalamaları hayvanlara eziyet değil mi?
Sahiplenilmeyen hayvan bırakalım sokakta yaşasın, barınakta yaşaması hayvanın ömrünü kapalı alanda kafeste tüketmesi yazık günah değil mi?
Tabİi ki göz ardı etmememiz gereken şey, insanlara zarar verebilecek sokak hayvanları rehabilite sonrası veteriner uygun görürse sokaklara geri bırakılsın, yetkililerce takip edilip kontrolleri devam etsin ki insanlara zarar vermesin. Veteriner hayvanın sokakta yaşamasını uygun görmediği taktirde, hayvan barınakta yaşasın.
Sorularla cevaplarla hararetli sohbetimiz devam ederken, sohbetimizi garsonun abi başka bir şey alır mısınız? Sorusu böldü. Çaylarımızı tazeleyip bu sefer yabancı ülkelerdeki hayvan barınaklarını konuşmaya devam ettik.
Arkadaşım Avrupa’da yaşayan kardeşinin anlattıklarına göre gelişmiş ülkelerde sokaklarda hayvan olmayışının sebebinin, hayvanların yetkililerce toplanarak barınaklara götürülüp bir hafta içinde sahiplerinin bulunmadığı ve sahiplenilmediği taktirde uyutulduklarını söyledi. Böylece barınaklardaki hayvan sayısını azaltarak yer açtıklarını aksi taktirde sahiplenilmeyen milyonlarca hayvana sonsuza dek bakmanın, hayvanları barınaklarda tutmanın zor olacağını sözlerine ekledi.
Ben de eğer öyle ise zavallı hayvanlar itlaf edilip hayvanları uyuttuk masalı anlatılıyor, sonra da yasalarımız hayvanları koruyor denilerek bütün dünya aldatılıyor dedim.
Ayrılık vakti geldi arkadaşımla vedalaştık. Kendi kendime yoksa hayvan hakları evrensel bildirgesi de birçok şey gibi formaliteden mi ibaret? Diye söylenerek evimin yolunu tuttum.
Sonrasında “Ne duyarsan duy muhakkak kaynağını öğren” düşüncesi ile ülkelerin hayvan hakları mevzuatlarını araştırdım.
Her ne kadar konu ile ilgili olarak; gelişmiş ülkelerde milyonlarca hayvan sokaklardan toplanarak rehabilite ediliyor, aşılanıyor, kısırlaştırılıyor, sahiplendiriliyor, sahiplenme oranları çok yüksek, yeterli sayıda ve en iyi koşullarda barınak var haberleri ile medyada bu şekilde konuya yer verilse de buraya kadar her şey buzdağının görünen kısmıymış. Bir de bunların dışında buz dağının görünmeyen kısmı varmış.
Tek tek ülkelerin isimlerine değinmeden konu ile ilgili mevzuatlarını kısaca özetleyecek olursam; az sayıdaki bazı ülkeler sokaklardan toplanan hayvanların kısa bir süre içinde sahibine ulaşılamadığı, bir başkası tarafından da sahiplenilmediği taktirde hemen uyutulduklarını gizlemiyorlar. Zaten mevzuatlarında bu durum yasal bir hak olarak öne çıkıyor.
Çok sayıda ülke ise yine kısa sürede sahiplenilmeyen hayvanların belli koşullar dışında uyutulmasına izin vermiyor. Bu aşamada veterinerler devreye giriyor. Veterinerin hayvanlara uyutulmasın onayı vermesi için; öncelikle hayvan sağlıklı olacak, kurtarılamayacak şekilde ağır bir hastalığı olmayacak, tedavi edilemeyecek bir yaraya sahip olmayacak, yaşlılığa bağlı olarak acı çekmeyecek durumda olacak, görme engelli olmayacak, saldırgan olmayacak, çevreye tehdit oluşturmayacak, insanlara zarar vermeyecek durumda olacak şeklinde şartlar var. Bu şartlara uygun hayvanlar uyutulmayıp, barınaklarda tutuluyor.
Uygulamalarda kâğıt üzerinde ülkemize en çok benzeyen ülke Yunanistan. Görevlilerce sokaklardan toplanan hayvanlar sağlık işlemleri ve kısırlaştırmadan sonra yine sokağa bırakılıyor, sokakta yaşayamayacak durumda olan hayvanlar barınaklarda kalabiliyor.
Ayrıca konu ile ilgili olarak bazı yabancı kaynaklarda, gelişmiş ülkelerde 1900’lü yılların başından bu yana tutulan barınak kayıtlarında, hayvanların dönem dönem değişen topluca öldürülme biçimleri ile ilgili tutulan raporlara yer verilmiş. Yıllar geçtikten sonra sokak hayvanlarına yapılan katliamlarla yüzleşilmiş.
Günümüzde gelişmiş ülkelerin sokaklarında hiç hayvan olmadığı, sokak hayvanlarının ya barınaklarda yaşadığı ya da sahiplendirildikleri yazılıp çizilse de sokak hayvanlarının katliamları barınaklarda uyutulma adı altında yasal olarak devam ediyor.
Hal böyle olunca da geçmişte olduğu gibi sokak hayvanlarının topluca öldürülmelerinin sistematik bir şekilde, gizli gizli devam edebileceğini de insan düşünmeden edemiyor.
Velhasıl; yazılanlar, çizilenler, mevzuatlar, kaynaklar, raporlar derken barınak mı? Son durak mı? Anlamadım.
Gelişmiş ülkelerde sokak hayvanlarını koruyan çok ciddi kanunlar varmış. Bende inandım.
Ümit TÜKENMEZ
Eylül 2023
Bu yazıyı okudunuz mu?
İnziva
İnziva Yalnızım; Düzen bozulmuş insanlar şaşırmış. Yalnızım; Gerçek dostluklar tarihe karışmış. Yalnızım; Dünyada sevginin yerini …