İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; / Serin serin Kapalıçarşı; / Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa;
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! / Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar; / Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar…
Ne güzel şiirler yazılmış İstanbul için, belki daha nice eşsiz güzelliklerini anlatacaklardı mısralarında şairler, kelimeler kifayetsiz kaldı.
Ne unutulmaz şarkılar bestelenmiş İstanbul için, belki daha nice unutulmaz şarkılara imza atacaklardı bestekârlar, notalar yetersiz kaldı.
İstanbul sadece Türkiye’nin Marmara bölgesinde bir şehir değil, dünyanın en güzel sayılı birkaç şehrinden biri de değil, yedi tepe üzerine kurulmuş, tüm dünyanın hayran olduğu,
güzelliği ile dillere destan olmuş, büyüleyici bir şehirdir İstanbul.
İki kıtayı buluşturan, içinden deniz geçen, üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış, her köşesi tarih kokan, eşsiz güzellikleri barındıran, yegâne şehirdir İstanbul.
Peygamber Efendimizin müjdesine mazhar olan, çağ kapatıp çağ açan, dünya tarihinin akışını değiştiren, Fatih Sultan Mehmed Han ve onun askerlerinin bizlere armağan ettiği, kutlu
şehirdir İstanbul.
Günümüzde bile hala her karış toprağında gözü olanların, her fırsatta oyun içinde oyun oynayanların, türlü entrikalara umut bağlayanların, sözde haritalarında sınırları içine aldıkları şehirdir İstanbul.
Attığınız her adımda baktığınız her yerde, tarihi ve turistik bir yer, bir mekân görürsünüz. Adaları, surları, hisarları, sarayları, yalıları, camileri, müzeleri ne yazmakla biter ne de gezmekle.
Tarih kokan semtlerinin büyülü havası, alır götürür insanı bambaşka alemlere.
Aşk, sanat, tarih kokan bu şehir kimleri aşık etmemiş ki eşsiz güzelliği ile kendine. Niceleri havasını teneffüs ettikten sonra bir daha geri dönmemişler ülkelerine.
Bütün güzelliklerinin eşsizliğinin yanı sıra, sorunları hiç bitmeyen, karmakarışık öteki yüzü olan bir şehir olarak da yakınırız İstanbul’dan.
Tarihin her döneminde göç almış olması, göç almaya da devam ediyor olması sebebi ile ülkemizin en kalabalık şehridir İstanbul.
Sorunlarını sıralamak yerine sorunlarının kaynağına inersek eğer, İstanbul’un bütün sorunlarının kalabalık nüfustan kaynaklandığını görürüz.
Şu bir gerçek ki İstanbul’un sorunlarının asıl nedeni bizleriz. Hatta belki bıkmıştır İstanbul bizlerden.
Sonu gelmeyen göçlerden, nüfusun yoğunluğundan, çevreye verdiğimiz zararlardan, tarihi dokusunu harap etmemizden, eski zarafetini ihtişamını kaybettirdiğimizden, güzelim denizini çöplüğe çevirdiğimizden, kim bilir belki İstanbul da usanmıştır.
Dua edip dileyelim de hiç durmadan sıkılmadan her karışını hor kullandığımız, dünya harikası bu şehir, günün birinde “benden bu kadar artık yoruldum” dercesine, öfkesini şiddetli ve yıkıcı bir depremle göstermesin.
Sonra değerini çok geç ve acı bir şekilde anlarız, sürekli yakındığımız şehrin.
İSTANBUL’UN ÖTEKİ YÜZÜ
Çarpık kentleşme, çıldırtan trafik,
Organize suç örgütleri.
Kapkaç, uyuşturucu, fuhuş.
Her daim güzelliklerini kaleme almış,
Şair üstatlarım.
Ne yazık ki İstanbul’un öteki yüzü,
Benim mısralarım.
Ümit TÜKENMEZ
Ağustos 2023