Halk Edebiyatı Dergisi

images2

Bizi biz yapanlar arasında, Allah’ın lütfettiği ve Atalarımızdan yadigâr olan ince ve naif mizacımız küçümsenmeyecek kadar yer tutmaktadır. İçi boşaltılmaya çalışılan toplumumuzun güzellikleri, gün geçtikçe bu değerleri kaybetmeye doğru yol alır hale geldi. Bunu korumak muhakkak ki derinlerden gelen zarafetimize düşmüştür. Farkındalık yaratarak gerek nüktedan, gerekse hiciv ile bunu milletimize bildirmek aslında farkında olup becerebilenlerin kalemine mecbur bırakılmıştır.

Malum, o naif ve ruhları manevi iklimlerden beslenmiş dedelerimiz, atalarımız bunu çok güzel izah edip kalemin kılıçtan keskin olduğunu bildirmişler, her fırsatta da kalemin zarif ve keskin halini kullanmamız için bizlere teşvikte bulunmuşlardır.

Bize düşen ise bu görevi hakkıyla yerine getirmektir. Alışılagelmiş, ama bir yandan da unutulmaya yüz tutmuş güzellikleri modernizmi kullanarak şimdiki zamana tercüme etmektir.

Karşımıza çıkan her fırsat müspet doğrultuda değerlendirmeli ve kesinlikle kaçırılmamalıyız. Girmiş olduğumuz toplumsal değer savaşlarından ancak böyle galip çıkabiliriz. Kılıçlar değil, kalemler çekilmelidir. Kısaca kalem ile yapılan dövüşler, her dönemde mubah sayılmakta ve yapılan mücadeleler alın akı ile onurlu bir şekilde kazanılmıştır ve kazanılacaktır.

İşte bu noktada devreye, bir zamanlar uğruna şiirler yazılan, dönem dönem ayrılan edebiyatın; ayrı bir itina ile masaya yatırıldığı, hatta hararetli tartışmaların yaşandığı zamanlar giriyor. “Ne günlerdi o günler”diye iç geçiriyor üstatlar. Yoğun ve dolu dolu geçen, herkesin gıpta edip itina ile ele aldığı güzel günlerde yaşananlar geliyor akla. Manevi Kültürümüze o dönemlerde manevi destek de çoktu. Ama şimdi öyle mi?

İhraç edilen özentilik, gençlerin aklını saçmalıklar ile çalan, gerektiği gibi kullanılmayan sosyal ağlar, gördüğü her şeyi kopyalayıp kendine yarım yamalak yapıştıran bir toplum! Söylenecek çok şey olduğu halde boş konuşan karanlık içi boş kuyular. Ve boşa harcanan daha birçok hayatlar.

Silkelenip kendimize gelmenin vakti çoktan geldi de geçiyor bile.

Ya mirasımızdan bize bırakılan en değerli kitaplardan, mecmualardan ya da diğer itina ile hazırlanmış dergilerden faydalanıcaz ya da ne olduğunu unutmuş, eksiklerini başka toplumların beğenmeyip kendi ilke ve değerlerinden çıkarıp attığı çöplük misali olgularla yamalayan bir millet haline gelicez. Hazır yazılı olan değer ve ilkelerden faydalanmak elbette ki ufkumuza yeni güneşler doğuracak, ileriye daha net bakabilmemizi sağlayacaktır.

Kısaca, parçalandığı herkesin itina ile yapmaktan kaçındığı kısaca tii ye aldığı, hızlı tüketim toplumunda ezilmeye çalışılan benliğimiz gibi Edebiyatın da hor görüldüğü şu günlerde Halk Edebiyati Dergisi gibi dergiler bize bu süreçte ışıklı bir yol sunmakta. Yine, yeniden tekrar tekrar yolları adım adım ilerlemek ve bildirmek bize düşen milli görevlerden biridir…

Zeynep Özsarı

Not:Bu yazı ,bizimedebiyatimiz.com’da yayınlanmıştır.

kapak.indd

 

Bu yazıyı okudunuz mu?

Adımı Bilmiyorum

Adımı Bilmiyorum Adımı bilmiyorum, şunu biliyorum Ben Doğu’nun en ücra köylerinden birindeyim Bir köyün delisiyim, …

Bir yanıt yazın