Breaking News

Çiçekler Kokunu Taşıyor Anne

Çiçekler Kokunu Taşıyor Anne

Ah anneciğim, hatırlarsan ayaklarının altında yatardım. Herkes bilirdi niçin orada yattığımı. Sahiden ben cenneti orada gördüm anneciğim, göz kapaklarının arasında yatardım, kirpiklerinde sallardın beni. Senin nurdan yüzünde akardı cennet ırmakları. Avuçlarında kundaklayıp beni, sallardın sonsuz boşlukta. Ben büyümek istemezdim, hele uyuduğumda kocaman adam olup sırtımda bir dünya yük taşımak istemezdim. Ama sen beni taşırsın değil mi anne? Galiba hiç uyumadan büyüdüm… Ben uyanıkken milyonlarca rüya gördüm. Yıldızlar aydınlattı düşlerimi. Hayır anne, o ışık senin gözlerinden, o yıldızlar senin gözlerinden yansıdı düşlerime…

Ah anneciğim, ben sende doğdum. Belki ilk çığlıklarım ayrılığı daha o zamandan hissedişimdendi. Ellerim kapalıydı, senin sevgini gizlemiştim avuç içlerime. Büyüdükçe ellerim, tuttukça dünyalık ne varsa kirlendi avuç içlerim. Ben şimdi gözümden akanlarla yıkadım ellerimi…

Sen toprak oldun mu anne? Olmasaydın senin kokunu bulur muydum şu çiçeklerde. Ah anne, bir bilsen, toprak ana hep yavrularını beyaz elbisesine sarmalayıp alıyor koynuna!.. Sen beni ne zaman alacaksın anne? Çok ama çok büyümek istemiyorum, ben korkuyorum bulutlara değmekten. Senin koynuna yine sığamamaktan korkuyorum anne. Oysa ben, bulutları senin sütünden beyaz sanırdım, bilemezdim binlerce pasın, kirin, bulutlara düştüğünü.

Ah anacığım, düşlerinde salla beni, salla ki bu dünyanın kocaman bir boşluk olduğunu anlayayım. Bırakma beni sakın, ben kaybolurum… Eğer bu büyük boşluğun çığlıklarımla dolduğunu duyarsan şaşırma anacığım. Beni teselli etmeye gel emi… Salla beni avuç içlerinde, elinin içindeki çizgilerde yol göster bana. Nefesinle ısıt beni anneciğim…

Sahiden anneciğim, sen toprak oldun mu? Eğer öyleyse, ben bir daha toprağa basmam anne. Güllere, lalelere, papatyalara da söylerim, onlar da küser toprağa anneciğim. Karıncalar bulutlara göçer, arılar gökyüzüne bal yapar…
Galiba hatırladım anacığım, ilk yağmur sen toprak olunca yağmıştı. Oysa ben gözlerimi bulut, sıcacık akan yaşları umut sanmıştım…

Ben hep aldandım be anne, bana senden gayrisi yalan söyledi… Anneler hiç yalan söylemez değil mi? O yüzden senin yüreğinde şekillendi insandan insana giden yol. Yine o yüzden olsa gerek, cennet senin içinde saklı…

Hep söyledim, büyümek istemedim anne, bilirsin, büyükler hiç gülmüyor. Beşikte sallanmıyor. Yaramazlık yapmıyorlar. Onların oyuncakları bile yok.
Büyümek “anne” olmak demek, “baba” olmak demek. Fakat büyüyorsun işte, ama bu elinde değil hem de içindeki çocuğu öldürerek… Herkes çocukluğunu katleden bir katil anne. Çocukluğumuz paslı şiir gibi ağlıyor içimizde… Zaman geçtikçe duymaz ve görmez oluyoruz. Sisler kaplıyor geçmişimizi ve hatırlar ıslak bir mendil gibi sallanıyor içimizde…

Sen toprak oldun değil mi anne, bana söylemiyorsun? Artık ben büyüdüm anacığım. Her şeyi öğrendim, bütün anneler toprak olurmuş, o yüzden çiçekler senin kokunu taşıyor değil mi? O yüzden yağmur yağdığında gözlerim çamur oluyor. Demek ki yavaş yavaş ben de toprak oluyorum. Öyle ise yine sende doğacağım, değil mi anneciğim? Bir daha doğarsam asla bırakmayacağım seni anneciğim. Öyle bir yok olacağım ki sende, varlık bir daha bulamayacak beni.

10.05.2010

Şenol Tombaş

Check Also

KÜLLERÎYLE ALIŞ VERİŞ

KÜLLERÎYLE ALIŞ VERİŞ Yanık kokulu bir günün sonunda Kahkaha ile şarap içiliyordu Tokuşturulan insan külleri …

Bir cevap yazın