Dünya Felsefe Günü
“Yalnızca aptallar ve ölüler fikirlerini değiştirmezler Aptallar değiştirmez, ölüler ise değiştiremez” “John H.Patterson” …
Buna ek olarak daha konun başında şunu yazıyorum,
“Düşüncelerinden dolayı, farklı düşünüyor diye, düşünen insanları öldürmeyi kendinde hak gören insanlar, zalimdir, cahildir, özgüvensiz ve gelişime kapalı zavallılardır. “ Türkan Beyaz
Bugün Dünya Felsefe Günü. Öncelikle, düşünen, düşünmenin gelişmesine katkı sağlamaya çalışan, farklı fikirleri kucaklayabilen, bir başka canlının yaşam hakkına saygı duyarak, fikirlerini dayatmadan, hayatının anlamlı hale gelmesi için eyleme geçiren herkesin, gününü kutluyorum. Zira felsefe, öncelikle bunu gerektirir. Düşünülmeyeni düşünmeyi, anlaşılmayanı anlamayı, anlaşıldığı düşünülen kalıpları yıkmayı. Nihayetinde her birimiz, var olduğumuz günden beri, geçmişten günümüze, bilginin peşinde koşan, hayatı anlamlı kılmaya çalışan yanımızla, farkında olarak ya da olmayarak, felsefenin ucundan tutuyoruz.
Bugünün anlamlı olmasını sağlayan en büyük şey, bence, her dönemin düşünene ve düşünmeye ket vurmak isteyen insansılara rağmen, düşüncenin, zamanları ve mekanları aşan bir varoluşla yükselmesine şahit olmaktır. Sizlere , sadece bilimsel araştırmalarından dolayı ya da farklı düşündüğü için öldürülen ama öldürüldükten sonra daha fazla yaşayan isimlerden bahsetmek istiyorum. Zira ülkemizin değerli bir tasavvuf ehli olan Yunus Emre’nin dediği gibi ‘ölürse tenler ölür, canlar ölesi değil’ yani bir bakıma beden yok olabilir ama iyi işler yapmış ruhlar, farklı olan düşünceler, fikirler ölmez. Fikirleri öldüremezsiniz. İsterler ama yok ettik dedikçe çoğalarak geri gelir. Şimdi kısaca bahsedeceğim bilim insanları ve düşünürler gibi.
İlk önce felsefe tarihine damga vuran bir isim :Sokrates.
Sokrates MÖ 469 – MÖ 399 yıllarında Atina’da yaşamış olan bir Yunan filozofudur.
Yaşamı ve düşünceleri ile ilgili bilgiler Platon ve Ksenophon gibi ardıllarının yazdıkları ve Sokrates’in ölümünden on beş yıl sonra dünyaya gelen Aristoteles’in dolaylı anlatımlarıyla günümüze ulaşmıştır.
“Sadece bir iyi vardır, bilgi; ve sadece bir kötü vardır, cehalet” der Sokrates. Ayrıca “bir şey biliyorsam, hiç bir şey bilmediğimdir”.
Atina sokaklarında, insanlara soru sorarak düşünmelerini sağlar. Ama devrin yönetimi bu durumdan rahatsız olur çünkü Sokrates’in soru sorması kendileri için iyi değildir. Halkı soru sormaya teşvik etmesi, onun başına, dert olur. Dönemin yönetimi kendisini dinsizlikle suçlar ve idamına karar verilir. Kaçmasına yardım edecek insanlar olmasına rağmen kaçmaz çünkü savunduğu erdemlere ters bulur. Nihayetinde öldürülür.
Sırada ilk kadın filozof diyeceğimiz bir isim var. Hypatia
Hypatia (370-415) yıllarında yaşamış filozof, matematikçi ve astronomide başarılı bir bilim insanıdır. İskenderiye Kütüphanesi’ndeki Platon Okulu’nda dersler vermiştir. Matematik ve astronomi ilgili kitaplar yazmıştır. Hatta Kopernik’in güneş merkezli evren modelini ortaya koyarken Hypatia’nın varsayımlarından ilham aldığı söylenmektedir. İskenderiye piskoposu Cyril tarafından şeytan veya cadı olduğu ilan edilmiş ve İncil’den ayetler gösterilerek halk Hypatia’ya karşı kışkırtılmıştır. Savunmasız bir halde okulun kapısında yakalanıp, taşlanıp, işkence ve linç edilerek 45 yaşında öldürülmüştür. Düşünce ve bilimle uğraşan insanların geçmişte de inançlar veya batıl iddialarla nasıl katledildiğini anlamanızı istiyorum.
Hepimizin okullarda bildiğimiz, üçgenin iç açılarının toplamına, karısının ismi olan Hipotenüs ü koyan Pisagor’da sıra.
Matematik ilminin atası sayılan Pisagor, matematiksel ispat düşüncesini ortaya atan ilk bilim insanıdır. Dünya’nın yuvarlak olduğunu iddia eden ilk bilim insanı da odur. Güneş’in Dünya etrafında döndüğü görüşüne karşı çıkmıştır ve Dünya’nın Güneş etrafında döndüğünü savunmuştur. Ancak bu görüşüyle çok sert tepkiler almış, düşüncesini resmi olarak açıklamamıştır. Bilimsel felsefe adına okul kurmuştur. Din ve bilim üzerine yaptığı çalışmalardan rahatsızlık duyan halk, okulu ateşe vermiştir. Pisagor ve öğrencileri diri diri yanarak hayatlarını kaybetmişlerdir. Pisagora ve oluşturduğu ekole ait birçok belge de bu yangında yok olmuştur. Bu yüzden Pisagor ile ilgili çok az bilgi günümüze kadar ulaşmıştır. Yine galeyana gelen cahil halkın yüzünden, belki de çok daha fazla bilgi, günümüze ulaşamamıştır.
Dünya dönüyor dediği için cezalandırılan Galileo.
Matematiğe ilgi duyan Galileo, bu konudaki çalışmaları sayesinde, 1589’da Pisa’da profesörlük elde etmiştir. 1610’da Ay’daki dağlar, yıldız kümeleri ve Samanyolu üzerine ilk tespitlerini yayımlamıştır. Bu arada Jüpiter’in dört uydusunun varlığını da bildirmiştir. Bu çalışmaları çok ilgi uyandırmıştır ve Floransa’da saray matematikçisi olmasını sağlamıştır. Hemen sonra Venüs gezegeninin Tayyipleri ve Satürn’ün şekli hakkında bilgi verirken, astronomideki Ptolemy (Batlamyus) sistemini de tartışmaya açmıştır. 1613’te güneş lekeleri üzerine yazdığı eserini yayınlamıştır. Bu eserinden kilise rahatsız olmuştur. 1616’da Papa Beşinci Paul tarafından kitaplarını tetkik için bir komisyon kurulmuş, Galileo’nun kitaplarını yasaklamamış ancak Dünya’nın döndüğü iddiasından vazgeçmesini istemiştir. Galileo doğru bildiğinden vazgeçmediği için müebbet hapis cezası almış, daha sonra da ev hapsine çevrilse de kalp krizinden ölmüştür.
Yüzüne demir maske takılarak, acılar içinde yakılarak öldürülen Giordano Bruno.
Bruno,İtalyan filozof, rahip, gökbilimci ve okültistdir. Rönesans felsefesini biçimlendiren filozofların en önemlilerinden biridir. Şair yönüyle, edebiyata yakın durmuştur. Ona doğacı coşkunluğun düşünürü de denmektedir. Kopernik’in tezini savunmuştur. Evrenin sonsuz ve eş dağılımlı olduğunu ve evrende, dünyadan başka birçok gezegenin bulunduğunu söylemiştir. Aykırı görüşler beslediği için 1600 yılında Roma Katolik Kilisesi’nin Engizisyon mahkemesinde yargılanıp sapkın ilan edilmiş ve Roma’da diri diri yakılarak idam edilmiştir.
“Ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesinde hedef olarak yaşadım.”
Düşüncelerini açık açık söylemekten çekinmeyen bilim insanı, ardında birçok eser bırakmış ama dönemin zalim gericileri tarafından, din adına, öldürülmüştür.
Sadece bu coğrafyalarda değil, farklı kültür ve coğrafyalarda da düşünen, araştıran, doğru bilgi için çabalayan insanlar, dönemin halkı veya yöneticileri tarafından takdir edilmek yerine çoğu zaman cadılıkla, cehaletle, dinsizlikle suçlanarak, ya hapse atılmış ya da infaz edilmiştir. Ama ne kadar yok etmeye çabalarlarsa çabalasınlar, isimleri de, eserleri de zamanları aşmış, şu an bizlere ilham olmaya devam etmektedirler.
Günümüz 21. Yüzyılında, fikirlerin, düşüncelerin, ilim ve bilimle uğraşanların, siyaset üstü olduğunu anlayarak, bu işlerle uğraşanların, hayatımızı, dünyamızı, varlığımızı anlamlı hale getirme yolculuğunda olmalarının fark edilip, daha ileriye giden toplumlar olmasını temenni ediyorum. Çünkü bir ülkenin gelişmişlik düzeyi, sanatta, ilimde, bilimde,edebiyatta özgürce ürettikleri kadardır. İnancı, siyasi görüşü, etnik kökeni ne olursa olsun, ilimde ve bilimde ilerlemek demek, özgür ve gelişmiş toplumlar demektir.
Sevgili Atatürk ‘ün dediği gibi ,
“Bütün ilerlemeler insan fikrinin eseridir. Fikri harekete getirmek birinci işimiz olmalıdır. Bir kere millet benliğine hâkim olsun ve düşünebilsin yeter! Başlangıçta hatalı düşünse de az zaman sonra bu hatayı düzeltebilir. Fikir bir kere faaliyete başladı mı her şey yavaş yavaş düzene girer ve düzelir.”
Fikri hür, vicdanı hür ve düşünen, üreten, var eden bir dünyada olabilmek adına,
Dünya Felsefe Günü Kutlu Olsun.
Türkan Beyaz