Breaking News

Yeni Nesil Köprüsüdür Halk Edebiyatı Dergisi

13606_10152729664869294_560070361468835687_n

Sözü kutsal bilenlere selam olsun!

Türk’ündür Türk’ün; halk edebiyatıdır yüzün! Âşıkların yoludur yolumuz, hepimizin ortak malıdır şu sözümüz:

Özgürlüktür ülkümüz; budur türkümüz, Allah’tan başkasına eğilmez başımız; eğikse boynumuz, yakarıştadır sözün sahibine…

Değişiyor insan, mekân, zaman, atmosfer, köy çeşmelerinin başında o masum bakışlar nerede? Memleket tarlalarında, imecelerde dereleri inletmiyor türkülerimiz, masal anlatmıyor ninelerimiz; gurbete gidenin ardından yakılmıyor maniler…

***

Çok şükür, ikinci sayımızı beğeninize sunuyoruz. Geleneği, çağdaş edebiyatımızla buluşturup yeni nesil köprüsünün inşasına devam edeceğiz. Bir gün herkes eserine bakarak bu köprüden geçecek!

Bu sayımızdan itibaren daha çok halk edebiyatı çalışmalarına yer vereceğiz; hece ölçülü şiire, fıkra, masala, deyimlere, manilere, türkülere, ilahilere, efsanelere, fakat halk edebiyatını sadece biçimde ve mazide aramamalıyız. Bugünkü halkın yaşamından doğan ve edebi bir değer taşıyan her türlü esere yer vermeye çalışacağız. Zira popüler kültüre karşı olmakla birlikle; gelenekten beslenip çağı da yorumlayabilen bu ülkenin değerlerine her zaman kapımız açıktır. Teknoloji ve akıl çağında hâlâ gelenekselden besleniyorsa insanlar, bu maneviyatın ve de halkın zaferidir. Folklor birikimi insanımızın bilinçaltında olduğundan dolayı; bu eserlere kendine daha yakın hissetmektedir.

Mamafih başarılı romanlara baktığımızda geleneksel motiflerden faydalandığını, hatta dizilerin, sinemanın, tiyatronun… Stand up gösterilerinin ise meddahlığın modern yorumu olduğu aşikârdır. Mekân ve atmosferin; toplumun yaşam biçimlerini, insan davranışlarını etkilediği ortadadır. Türkçe, yaşadıkça halk edebiyatı da yaşayacaktır; âşk, ayrılık, özlem gibi duygular var oldukça âşık sazın teline dokunacaktır.

Sümer Ezgü, halk edebiyatının Türkçe’yi koruduğunu savunuyor. Bu çok doğru bir tespittir. İfade biçimleri değişebilir ama gelenekten beslenen sanatkârı halk, hep benimseyecektir ve ilelebet yaşatacaktır. Örneğin; Yunus Emre, Karacaoğlan, Köroğlu, Âşık Veysel’den Barış Manço’ya kadar daha niceleri… Çağdaş edebiyatçıların birçoğunun halktan uzak olduğu gibi halk edebiyatına da mesafelidirler. Uzak olmayanlar da yakını pek görememektedirler. Yüzleri Anadolu’ya değil de Batı’ya dönüktür. O yüzden onlar, sadece batan güneşe hayrandırlar ama doğan güneşi görememektedirler. Görebilene ne mutlu…

Birçok edebiyat egemenlerimiz ise sadece kendine hayran yetiştirmektedir. Gençler ise bir şeyler üretmeye kalktığında da; “Olmaz, gitmez, yapamazsın!” gibi sözlerle engellenmektedir. Kanımca ülkenin gelişmesindeki en büyük sorun, bu zihniyettir. Edebiyat mekânlarını kapmış ve kendini yenilemeyen; genç yeneceklere sahip çıkmayan kişilerdir. İşinin hakkını verene, hakkımız sonuna kadar helal olsun.

***

Dergimize daha ilk sayısında ömür biçenler oldu. Oysaki bu kâhinler, kendi ölümünden bile habersizdirler. Biz, bu yola baş koyduk! Kalem kılıcımızdır, bunu sallamak boynumuzun borcudur. Yok, efendim neymiş: ”Batarmışız, dergicilik ölmüş, bir sayıdan fazla çıkaramazmışız, çok zor işmiş!” vs… Bu mudur tecrübe, bu mudur büyüklük? Biz batarsak da daha derinlere kök salmak için batarız, bu böyle biline. Bizim ağacımızın dalları kurumaz hiçbir zaman. Zekâdan yoksun eleştirileri kabul etmiyoruz. Edebiyatı sadece görselden ibaret sananlara da şunları söylüyorum: “Biz, aksesuar üretmiyoruz.“

Oysa edebiyat; hem sözlü anlatımdır, hem de yazılı anlatımdır. Dergiden bir tane bile yazı okumayıp sonra da: “Yok efendim, şu fotoğraf çok silik çıkmış!” diye. Oysa bu eleştiriyi bir dergide, sadece fotoğraflara bakan anaokulu çocukları söyler. Eleştiri yapmak bile bir sanattır. Tabii doğru, ufuk açıcı ve yerinde eleştiri yapabilenlere!

 Dergimize dualarıyla, yazılarıyla, abone olan ve maddi katkılarıyla destek çıkan herkese sonsuz şükranlarımı sunuyorum.

Neydi sloganımız?

“Halk Edebiyatta Birleşecek!”

Gerçek edebiyatçıların ve edebiyatseverlerin buluştuğu nice güzel sayılarda buluşmak umuduyla…

Şenol Tombaş

Not:Bu yazı Halk Edebiyatı Dergisi’nin 2. sayının manifestosundan alıntıdır.

kapak.indd

 

Check Also

KÜLLERÎYLE ALIŞ VERİŞ

KÜLLERÎYLE ALIŞ VERİŞ Yanık kokulu bir günün sonunda Kahkaha ile şarap içiliyordu Tokuşturulan insan külleri …

Bir cevap yazın