Çırağın Düşü-şü
Düşündüğümde seni simsiyah gözlerinin hapsinde
ve incecik bileklerinde vicdan kanıyorken
çocuk işçiliğinin teri karışır
alın terine zamanın
çıplak ayaklarındaki prangaların kiri pası akar
karanlık tamirhanelere
şiir atölyesi değil ki can parem
çırak işi değil ki yaşamak, ah içimde üşüyen mısralar
bembeyaz sütü koymuş ocağa anam, karnım vakitli vakitsiz aç
karın tokluğuna fayda etmez ki şairlik
keder tasından çorba içenin ellerinden öpeyim
canını koymuş anam, soğuk yüzüne yerin
ısıtmış günü/geceyi, kucaklamış beni yüreğimden; işçiymişim meğer
serçe parmağımda
bir kesik V
belli belirsiz kırmızı
kan akmış atölyenin orta yerine, gülmüşüm nedensiz, çocukluk işte
cinayetler işlenmiş
ve yoksulluk, ve yorgunluk
ölüm ecelsiz…
vay anam uykusuzum, gözlerimi kapasam
heyhat, o zaman da karanlıkmış fabrikalar…
Bülent Öntaş
03.05.2024 – Çembersiz Taşlar Ülkesi
Acı Su
Ölüm ölüm acılarını yüklenmiş gidiyor bulutlar
acı su gibi akıyor oluktan
hayatın zulmü
adım adım aksıyor sabahın yürüyüşü
bitmiyor çilesi sokakların
ve kaldırımların hüznü
ağlama annem gibi
ey kara gün, karalar bağlama
her ölüm kuş misali
dün kayboldu gitti, ağarıyor iliklerimde gün
bir garibin yolculuk haberisin
sen radyoda
ey hayat kederin kimin sırtına yük
hamalın sancısı tutmuş yine, bel ağrısı gecenin karartısı
gözyaşı akıyor oluktan, yeryüzü cenneti iki büklüm
saydım sövdüm geçmedi içimdeki ıstırap
kırlangıç fırtınası yavrular, sıcak bir yaz gecesi dolanıyor ayaklarıma
kuş uçuşu ilkbahar ve ömürlük sonbahar
göğsümün sol yanında gizlenmiş yarınlar
ey göğün kara yüzü, çaresiz gariban göçü
son günden öğrendiğim
makul küfürlerim var
eğle beni hoş vakitlerinde
göçmen kuşlar kanat çırpmadan geçecek üzerimizden
ve ben kanadı kırık küfürler edeceğim
yerin yüzüne
al beni içeriye makbul vakitlerinde…
Bülent Öntaş
19.08.2024 – Ortaca Günlükleri