Üç Noktalı Hikayeler

Üç Noktalı Hikayeler

Birkaç anı biriktirmişti,
Ağzı kapaklı sandıklara.
Bir mendil verdi, beyaz, kenarı sarı işlemeli.
Düştüğünde kelimelerin ardına,
Yarım kalan mektupların hatıralarına,
Düşündü.
Ne kalmıştı geriye?
Özlediği neydi?
Kendine bile itiraf edemediği.
Susmuştu.
İçine konuşmayı adet edineli, çok zaman olmuştu.
Bıraktı anlatmayı.
Ne vakit seslendirse kanatlarındaki heyecanı,
Yağmur bulutları seriliyordu gökyüzüne.
Oysa, güneşi çok seviyordu.
Bir kahverengi sandık,
Oyma, cevizden.
Ellerinde kına, kırmızı.
Bir de yüreğinde çöreklenmiş derin bir özlem.
Naftalin kokan yün yorganlar.
İnce işlemeli danteller.
Bir eski kitap, arasında parşömenler.
Mürekkebi dağılmış biraz hüzünden.
Duvarları kireç olur masumiyetin,
Bahçede nergisler, pencereden sarkan tüller.
Vakit bu vakit,
Canda dem, içinde özlem,
Satırlara sığmayan cümleler…
Belki de üç noktalı tüm hikayeler.
Biraz ukde, biraz derinden.
Yaşamak dediğin…
İşte tam kalbinden…

Bu yazıyı okudunuz mu?

Şüphe

Şüphe Yoksa aynı şarkıları sevmiyor muyduk? Yoksa birbirimize iyi gelmiyor muyduk? Yoksa kanayan yaralarımızı mı …