Süregelen geçmişin onulmaz yarasısın sen
sonsuz ve karmaşık bir rüyada
arsız
sevdanın acemisi
aydınlığa geç doğan tembel gecenin zifir bekçisi
isteksizce ve zoraki kanat çırpan göçmen kuş
düşlerimden
kaçıp giden kervanın inatçı su dökeni
terkedemediğim
mavi liman
güzel günlerini beklediğim
uzaklara ters düşen gözümün bebeği
isyanım
baskıcı bir hayatın olağandışı akışını seyretmeyen
ve beyaz bulutlara yağmuru sorduran senden
ay ışığının sebepsiz solduğu anları bilirim ben
her şeye rağmen
yokluğunda
sabah güneşini vakitsizce sevdiğimi de…
bir gün
şarabın kızıllığında
sahipsiz bir akşama kelepçe vurulmadığını görürsen eğer
bil ki geçmiş süregelmiyordur artık
ve izi silinmiştir yaralarımızın kısmen
ülke ülke
kabuk bağlamıştır yeryüzü
dağlar yeşile doymuş ve kır çiçekleri baharın coşkusuna bezenmiştir…
Bülent Öntaş
15.01.2024 – İstanbul