OYUN
Ne güzel şeydir oyun oynamak ve oyunun içinde olmak. Arkadaşlarla oynanan, büyükten küçüğe herkesin kendisini içinde bulduğu bir ortamda mutluluk, neşe ve keyif verir insana oyun. İnsanın vaktini hoşça geçirmesini sağlayan, oyalanmasına yarayan ve genellikle belli kuralları olan bir eğlence biçimidir. Çoğunlukla çocukların oynadığı hiç bir çıkara dayanmayan bir tür eğlenceli yarıştır.
Tarih boyunca çocuklar, genellikle oyunlarını kendileri oluşturmuşlar ya da büyüklerin oynadıkları oyunları değiştirerek oynamışlardır. Bugün bilinen ve oynanan pek çok oyunun eski çağlarda da bilindiği ve oynandığı, en eski oyun araçlarından birisinin taşlar olduğu ve en eski taş oyununun ise beş taş olduğu belirtilmektedir.
Okuduğum bir araştırmada yazısında, oyunun bir öğrenme kaynağı olmasından çok, eğlenme aracı olarak gördüklerini saptamışlardır. Bununla beraber, arkadaşlarla oynanan, fiziksel aktiviteye dayalı dış mekân oyunlarından, teknolojik ürünlerle iç mekânlarda oynanan oyunlara doğru değişim yaşandığı da tespit edilmiştir. Kuşaklar arasında oyun sürecine ilişkin karşılaştırmalar yapıldığında ise son kuşaktaki bireylerin oyun sürecinin önceki iki kuşağa göre oldukça değişim gösterdiği saptanmıştır. Oyunun önemsiz bir zaman dilimi olmadığını, oldukça ciddi ve derin bir öneme sahip olduğunu, çocukluk dönemindeki oyunun daha sonraki yaşamın tohumlarını attığını belirtmektedirler. Eski oyuncakların yerini bugün yap- bozlar, legolar, uzaktan kumandalı oyuncaklar, barbie bebekler, robotlar, atari ve bilgisayar oyunları almıştır.
Oyunlardaki değişim, oyunların sayısının ve türlerinin azalması, bireyselleşmesi, oyunu aktarma yönteminin değişmesi ve sahip olunan oyuncak sayısının artması yönünde olurken; oyunun öğrenildiği kaynağın aynı olması, oyun alanlarının değişmemesi, şarkılı tekerlemeli oyunların aynı kalması, ana babaların oyuna katılmaması ve karışmaması ise oyunlarda bir sürekliliğin olduğunu göstermektedir.
Bugün altı yaşındaki torunumla evde saklambaç oyunu oynadık. Her zamanki gibi oyuncakları da dahil ettik oyunumuza. Ayıcık benim oldu. Bebek ve tavşan da bal kızımın. Ayıcık ebe oldu, gözlerini yumdu. Bebek ve tavşan saklandı. Ben ayıcıkla aradım diğerlerini. Benden sonra dede aldı benim yerimi ve sonra annesi. Çocuklaştık biz de. Biz oynarken neşeli kahkahalar çınlattı yazlık evimizi. Oyunun dışındayken onların neşeli gülüşlerini seyretmek bir ömre bedeldi benim için. Bu oyun kısa sürüp tablet moduna geçinceye kadar çok güzel vakit geçirdik birlikte.
Torunumla oyun oynarken yazımın konusunun da oyun olmasını istedim. Oyun olsun ki, yine farkındalık yaratarak göz önüne serelim görmezden geldiklerinizi.
Küçük çocukları oyalamak için yapılan elimizi yüzümüze kapatıp sonra açarak “ce e e e!” diye seslenip, yahut “bir sağa bir sola saklanıp görünerek çıkarılan “ce e e e” oyunu saklambaç oyununun en alt basamağı sanki. En güzel ve unutulmayan anılar çocuklukta oynanan oyunlardır. “Ah bizim çocukluğumuzda…” diye başlar sözlerimiz bazen. Çocuk aklımızla arkadaşlarımızla oynadığımız oyunlarda hiç bir kötülük, art niyet yoktur. Saf ve tertemizdir.
Evimizin önünde yaşlı ve kocaman gövdesiyle, herkesin şifa niyetine dalından koparıp yediği bir karadut ağacımız vardı. Bütün mahallenin çocukları, kalın dallarıyla her yöne yayılan karadut ağacının üzerinde evcilik oyunu oynardık. Dallarını kendimize oda yapar, dutlarını şeker niyetine ikram ederdik konuklarımıza. Dudaklarımıza ruj diye sürer, daha sonra da kırmızı renkten mor bir renge dönen halimize gülerdik neşeyle. Şimdi karadut ağacı da çocukluk anılarımın arasında yerini aldı. Zaman içinde yok olan bazı değerler gibi o da yerinde yok şimdi.
Çocukluğumda kasabamızın sokaklarında ip atlar, top oynar, saklambaç, köşe kapmaca, kovalamaca ve körebe oyunları oynardık korkusuzca. Günümüzün dünyasında ise herkesten her şeyden korkar olduk. Çünkü ne insanlara güven kaldı, ne de çevreye. Korona olayı ise tam bir kabus gibi çöktü üzerimize. En çok da oyun hakkı en fazla olan çocuklara oldu. Korona yüzünden getirirlen yasaklar kişileri evde kalmaya zorlarken, oyunlar da değişti. Son zamanlarda sokaklar yerine alış veriş merkezlerindeki oyun alanlarını tercih eden ebeveynler, dijital dünyaya ayak uydurmak zorunda kaldı. Böylece dünyada dijital ortamın hızla yayılışı ve büyülü etkisiyle saklambaç, körebe, evcilik oyunlarının yerini tablet ve telefonlarda oynatılan internet oyunları aldı. Sanal dünyadaki oyunlar hayal dünyasının yaratıcılık etkisini öfke, hırs ve bağımlılığa bıraktı. Tam bir yaz boz tahtası olan eğitim sistemimiz korona günlerindeki uzaktan eğitimle iyice sarsıldı. Teneffüs saatlerinde arkadaşlarla birlikte oynanan o kısacık zaman dilimindeki oyunlar, yerini hasret duygusuna bıraktı.
Fakat büyüdükçe farklı şekillere bürünen oyun, sanıldığı gibi her zaman neşe ve sevinç kaynağı olmuyor. Kötü kişilerin emellerine alet ettiği bin bir çeşit oyunlar hüsranla sonuçlanıyor. Geride telafisi mümkün olmayan hasarlı yürek yangınlarının kor ateşi yanıyor için için. Abi, baba, amca, dayı, komşu, akrabalardan tecavüzcüler, sapıklar çıktıkça aile temellerinin sağlamlığı sarsılıyor. Suçlular caydırıcı cezalar yerine neredeyse teşvike bırakılıyor. Tüm bu olaylar engellenmediği sürece, yaşanılanlar devam edecektir. Oyun çağındaki kız çocukları, babası ve dedesi yaşındaki erkeklerle evlendirilecektir. Böylece daha oyun çağındaki kızımız çocuklukta oynadığı evcilik oyununun içindeyken, kendisini gerçek evliliğin içinde bulacaktır. Umudum, acil olarak devlet büyüklerimizin bu duruma kalıcı bir çözüm getirmesidir.
Bir de tabii ki oyun havasıyla oynanan oyunlar var. Düğünlerde, çeşitli toplantılarda oynanan çiftetelli, halay ve yöresel oyunlardan söz etmeden geçmeyelim.
Sonuç olarak, hayatın kendisi bir oyun zaten. Aramızdan son zamanlarda korona yüzünden ölen dostlarımız bu acı gerçeği gözler önüne seriyor bir kez daha. O zaman maske, mesafe ve hijyene dikkat ederek hem kendimizi, hem de çevremizdeki kişileri tehlikeye atmayalım. Sağlık çalışanlarımızı daha fazla zor durumda bırakmayalım. Bu bir oyun değil, şaka hiç değil.Unutmayalım.
Satırlarımı şu sözlerle bitirmek istiyorum. Selam, sevgi ve saygılarımla.
Oyun hayata hazırlıktır. (Groos )
Güzel sanatın başlangıcı oyundur. (Chiller)
Çocuk oyunla büyümelidir. (Eflatun)