Hay Hay
Bugün böyle iken durum böyle, yarın paşa gönlüm ne isterse öyle… Eee iyi bakalım kolay gelsin sizlere…
Günümüz insanları ve günümüz ilişkileri aynen bu şekilde ne yazık ki. Kimsenin kimseye tahammülü yok. Herkes bir çıkar peşinde. Kimin eli kimin cebinde? Güzel olan her şeyi tüketti insanoğlu kendi hırsları sayesinde. Sonra söze gelince “ Ahh eskiden şöyleydi vah eskiden böyleydi.” Peki ama eski dediğimiz çoğu şeyi yaşatmak bizlerin elinde değil mi?
Zaman akıp giderken, neden bizi biz yapan değerleri yitiriyoruz? İçten bir gülümsemeyi, bir insanı mutlu etmeyi, başarılı olanı alkışlamayı neden bilmiyoruz. Bugün dost yarın düşman gibi insanlar birbirine karşı. Anlayıp dinlemeden peşin hükümlü yargısız infaz yapıyor bir çok kişi. Zaman ve mekândan ibaret tüm dostluklar. İşine geldiği gibi bencil tavırlar ve ego savaşları. Bugün iyiyiz mutluyuz lay lay lom, yarın başka ortamlar başka insanlar.
Önceden insanlar arkadaşlık kurarken gerçekten emek verirdi birbirine. Oysa şimdi! İncir çekirdeğini doldurmayan bir konu yüzünden hemen tripler, küsmeler. Hatır yok, emek yok. Gelsin sıradakiler. Peki ya ikili ilişkiler? En içler acısı olan da günümüzün saçma sapan ilişkileri. Bugün biri ya da birilerini tanımak için ayrılan zamanlar, bir kahve içimi buluşmalar. Sonra bir başkası, başkaları. Birbirimize ayıracağımız zaman ve emek ancak bu kadar mı? Biriyle yakınlaşmak, sesini duyabilmek hele ki buluşmak için ne kadar çaba sarf edilirdi. Heyecandan titreyen eller, deli gibi çarpan yürekler vardı. Zor elde edildiği için sevginin ve sevgilinin değeri bilinir, uğruna mücadele verilirdi. Şimdi olduğu gibi hemen vazgeçip gelsin sıradaki denilmezdi. Her şeye ulaşmak günümüzde bu denli kolaylaşırken insan olmanın ve insani değere sahip şeyleri yaşamanın da artık neredeyse imkansız hale geldiği bir çağda yaşıyoruz.
Özgürlük, eşitlik, modern hayat vs vs . Sayısız ifadeler kullanır yaşadığımız çağa uyumlanmış gibi yaşar gideriz değil mi? Yaptığımız ve yaşadığımız her şey bu tutumların sonucu zaten. Gelene “Hay hay, gidene bay bay.”
Tülin Erol
Mayıs 2024/ İstanbul