Dergiler İstikbalimizdir Gökteki İstiklalimiz Kadar!

Dergiler İstikbalimizdir Gökteki İstiklalimiz Kadar! Mehmet Ballı

Kültür, Sanat ve Edebiyat, bir milletin tarih boyunca ürettiği sözlü, yazılı, maddi ve manevi değerleridir. Üretilen kültürel performanslar ve sanatsal eserler bir toplumun davranış biçimini etkiler ve gelecek kuşaklara medeniyet olarak aktarılır. Edebiyat bunlardan biridir; kitap ve dergiler başı çeker, dergiler ise edebiyatın mutfağıdır.

‘Dergiler Hür Tefekkürün Kalesidir’ desturuyla yola çıkan her dergicinin, bir süre sonra nefesi kesilir! Çünkü dergi çıkarma işi yorucu olduğu kadar ayakta durmak da bir o kadar zordur… Özellikle de Edebiyat dergileri için!
Şimdi kafanızı fazla yormadan önce içinde bulunduğumuz güncel durum tespiti yapıp sonra çözüm odaklı önerilerimizi sıralayalım.

Tespitimiz:
Eskiden dergiler özetle şöyle kategorilendirilirdi;
Edebiyat ve Fikir Dergileri,
Dini, Siyasi ve İdeolojik Dergiler,
Eğitim ve Akademik Dergiler,
Magazin ve Diğerleri…

Şimdi ise dergiler böyle kategorilendiriliyor;
Cemaat ve Vakıf Dergileri,
Şirket ve Holding Dergileri…
Ve Diğerleri…

Ha bir de son yıllarda Dergi Fuarlarına katılanlardan şunu gözlemledik: Falanca cemaatin tam 10 dergisi var, ya da falanca okul 8 tane dergi birden çıkartıyor…

Dergiciler özgür ve özgün olmak için cebinden, zamanından ve ömründen vererek bin bir fedakârlık göstere dursun; Günümüzde ‘Bağımsız ve Bağlantısız’ dergilerin ayakta kalma imkanı zorlaşıyor. Şöyle ki;
Kamu ya da özel firmaların kültür ve sanata reklam desteğinin azalması,
Dijitalizme yönelmenin basılı dergiye ilgiyi azaltması,
Edebiyat dergilerine olan ilginin yavaşlaması,
Kağıt ve matbaa gibi giderlerin sürekli artması,
PTT ve Kargo ücretlerinin yükselmesi,
… gibi daha birçok sebepler basılı dergiciliği bitiriyor…

Önerilerimiz;
Önce Devlet yetkilileri şu mantıktan kurtulmalıdır, “Sanatçı ve yayınevi sırtını devlete yaslamamalı!” Bunu kim kamuya yerleştirdi ise yanlış bir anlayıştır…
Tabii ki her önüne gelen ‘ben yazarım diyerek’ veya ‘yayınevi istediği gibi kitap/dergi basarak’ devletin sırtından geçinmemelidir!
Ancak modern dünya bu işi nasıl yapıyorsa siz de bundan geri kalamazsınız…
Batı’da örnekleri var; belirli bir kural ve kalite dâhilinde hem yazar hem de yayınevleri desteklenmekte ve denetlenmektedir…
Bizde ülke olarak Kültür, Sanat ve Edebiyata devletin desteği yok denecek kadar azdır! Dolayısıyla önce kültür, turizm den ayrılarak tek başına Kültür Bakanlığı kurulmalıdır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın aldığı sınırlı/küçük sayıda kitap ve dergi ile öyle büyük/medeniyetler oluşturamazsınız…
İllaki ayakları yere basan sağlam bir sistem kurulmalıdır;
Tıpkı Sağlık Bakanlığı’nda ki ‘Sağlık Komisyonu’, Milli Eğitim Bakanlığı’nda ki ‘Eğitim Komisyonu’ gibi Kültür Bakanlığı’nda da ‘Kültür Komisyonu’ kurulmalıdır.
Bu minvalde Kültür Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı gibi etki alanı geniş olan diğer bakanlıklarla ortak ama kalıcı projeler geliştirmelidir. Hatta Gençlik Spor Bakanlığı’na bağlı Gençlik Merkezleri, Üniversiteler, Kütüphaneler vs. de işin içine katılabilir…
Okulların 1-2 den fazla dergi çıkartmaları yerine, bu okullara belirli standartları yakalamış, Kültür Kurulundan geçen dergilere abone yapılmalıdır.
Aynı şekilde, Ceza ve Tutuklu evlerinde de bu dergi ve kitap hizmeti götürülebilir.
Tabi burada dikkat edilmesi gereken önemli bir şart var;
Bir dergiye iltimas geçmek yerine, hakkaniyetli bir şekilde, denetlenip hesap verilebilir bir sistemle, belirlenen standartları yakalamış tüm dergi ve kitaplar faydalandırılmalıdır.
TÜİK’in verilerine göre; Türkiye genelinde 2021 yılında 1 Millî Kütüphane, 1.252 halk kütüphanesi, 612 üniversite kütüphanesi ve 32.690 örgün ve yaygın eğitim kurumu kütüphanesi mevcut. 2022 ve 2023 de açılan Millet Kütüphaneleri ile diğer yeni açılan kütüphaneleri de bunun üzerine ekleyin…
Şimdi bir de bu kadar kütüphane sayısı ile Kültür Bakanlığı’nın aldığı kitap ve dergi sayısını kıyaslayın ve ne kadar az dergi ve kitap alım yapıldığını göreceksiniz…
Dergilere reklam almak/vermek uğraşı yerine, bir dergi alarak dergilerin ayakta kalması daha gerçekçidir ve bir başka çözüm yolu olabilir…

Diğer bir önerimiz;
Önlenemez Dijital Çağın imkanlarından da faydalanmak için devlet destekli yazılımcıların internet ortamında e-dergi veri tabanı oluşturulup .pdf ile dijital dergiciliğe geçmesi teşvik edilmelidir.
Böylece bir derginin basılı baskı sayısı azalsa da dijital abone sayısının artmasıyla maliyet/gider/geliri de dengelenecektir.
Bir örnek vermek gerekirse;
Dergilerin basılı kalması ya da dijitalleşmesi ile ilgili takip edebildiğimiz en önemli gelişmelerden biri de Newsweek’in önce dijitalleşip sonra tekrar geleneksel basılı versiyonla birlikte geri dönmesidir. Dergi, azalan reklam gelirleri ve okur sayısı… gibi faktörlere dayanarak önce basılı hayata veda etmiş, sonradan yaptığı hatayı fark edip -geleneksel okurunun hâlâ var olması ve kitap marketlerin ölmemiş olması- her iki alanda da güçlü hamleler yaparak pazara geri dönmüştür.

Biz de dergi çıkartıyoruz “Yoklukların var ettiği zaferle…’ Hem basılı hem dijital…
Dergi ve kitapların çözümünü bekleyen bir diğer önemli sorun ise kağıt meselesidir:
Kağıt ithal edilmekte ve döviz endeksli olduğu için fiyatlar artmaktadır! ‘Seka’mız vardı, ne oldu? Kâğıt yapmak uçak yapmaktan daha mı zor?
Ayrıca sektör STK’larının (TYB, İLESAM, TÜRDEB vb.) elini taşın altına koyması gerekiyor; Artık siyasetçilerin kulağına mı üflerler, yoksa kapsını mı aşındırırlar, yukarıdaki yazdığımız çözüm önerilerini -kendi bünyelerinde geliştirip pişirerek- bir şekilde devletin harekete geçirilmesi gerekiyor. Unutulmamalıdır ki; Bir millet için ‘İstiklal’ kadar ‘İstikbal’ de hayatidir; zira biri silahla, diğeri kültürle korur…
“Vatan müdafaası bir toprak ve coğrafya dâvâsı olduğu kadar kültür, sa’nat, îman, medeniyet ve milleti millet yapan değerlerin korunmasıdır.”
Bir örnekle bitirelim yazımızı:
Churchill, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kabineyi toplar ve aralarında tartışmaya başlarlar; “Para da yok, Londra’yı da düzelteceğiz. Ne yapalım?” derler. O bütçeden kes, bu bütçeden kes… Konu Kültür Bakanlığı’na gelince, “Bir dakika!” der Churchill ve ekler, “Biz bütün hayatımız boyunca neler yaptık. Yani biz bütün hayatımız boyunca, bu savaşı bu kültürü korumak için yapmadık mı? Niye savaştık ki biz o zaman?”
Son söz; Kültür bir milletin her şeyidir, kültüre yatırım yapmadan o hedeflenen büyük ‘Türkiye Yüzyılı’nın içini dolduramazsınız… Zemheri

Bu yazıyı okudunuz mu?

Çarenin Şavkı

Çarenin Şavkı Hareketleri acıtıyordu, burkulmuş duygularım Çare aradım kırk yolda kırk adım attım Sonunda bir …

Bir yanıt yazın