Bu Şehrin Mürekkebi Bitmez
Batan güneş bile yeniden doğuyor. Biz de her an yeniden doğuyoruz, yeniden var oluyoruz. Ölümüzü var edecekler de ürettiklerimizdir. Bir eser var edememişsek bu hayatta, işte o vakit gerçekten ölmüşüzdür! Uykumuzdan, keyfimizden feragat etmeden eser meydana getirmek zordur. Bundan olsa gerek birçok insan yaratıcılığına dokunamaz. Çünkü konforundan taviz vermek istemez. Güneş ile karanlık bir arada bulunmaz. İlmin ve irfanın olduğu yerde cehalet barınamaz. Aydınlanmak için yanmak gerekir. Küller bir daha yanmaz çünkü o kemale ermiştir. Zordur yeniden doğmak, zordur insan olmak, zordur iç- dış engellere rağmen üretmek, zordur zorlukları yenmek.
Eğer gerçekten yaşasaydık yaşamadığımızı anlardık. O yüzden sınırları ortadan kaldırıp gerçeğe ulaşmak için çalışmak şarttır. Hakikate ulaşmak için hayali yaşamak gerekir. Hayalimiz gerçeğe, gerçeklerimiz de hayale dönüşünce başka bir hikmeti anlarız. İdrak edemediklerimiz bize bir gün kendini anlatacaktır elbet. Yani bilmemek yok…Bir gün her şeyi öğreneceğiz…O gün ya kendimizle gurur duyarız ya da ne kadar çok cahilmişiz deriz. Çünkü parçaları birleştiremeyen kurgu üstadı olamaz ve de ilahi kurguyu da anlayamaz. Demem o ki yaşamı anlamak, hayal ile gerçeğin akrabalığı; bütün bunları çözmeden üretici ve ölmeyen akla ulaşamazsın. Cahil kalamazsın çünkü bu bireyin kendisine ve topluma da yaptığı büyük bir haksızlıktır. Çünkü asıl kurguyu bilmeyen, parçaları birleştiremeyen cahil, hayatı katleden bir canavardır. Cahiller de bir gün gerçeği öğrenecek, kimse ilelebet cahil kalamaz. İnsanlık cehaletin ne büyük bir katliam olduğunu anladığında- işte o zaman- cehalete düşman olacaktır. Asıl düşmanımızı bilirsek o vakit dostumuzu da anlarız. İyilerin iyiliğinden daha fazla feragat etmesi onlara zulüm olacaktır. Cehaletin ve kötülüğün, haksızlığın, adaletsizliğin üzerine gidip canını okursak o vakit her şey dengeye oturacaktır.
Bütün bunların üstesinden kamili insanı oluşturmayla gelebiliriz, bunun için rehberlerimiz; sanat, ilim, irfan ve bir iyiliklerin elinden tutmaktır hem kendimize hem de topluma faydalı olmak adına. Bizim dergiyi çıkarma motivasyonumuzun arkasında insanlığa fayda vardır.
Bu amaçlar doğrultusunda çok şükür 34. sayıya ulaştık. İstanbul demek fetih demektir, müjde demektir, Asya ile Avrupa’nın birleşmesi demektir, bir o kadar insanı besleyen babacan demektir, tarih demektir, bütün maddi ve manevi güzelliklerin birleştiği şiir demektir.
Velhasıl fetih hiçbir zaman bitmez. Kalemimiz her zaman cehalete, haksızlığa, adaletsizliğe karşı savaşan asker. Biz, mürekkebimizi çoktan yüzdürmüşüz karalarda aydınlık olsun diye. Fatihler ölür, fetihler ölmez. Esasında biz şehri fethetmeden şehir bizi fethetmişti çoktan. Şehir kimliğimizdir. Sözlerimiz İstanbul’dan başlayacak dolaşmaya. Yeni fetihlerle büyüteceğiz İstanbul’u. Yolumuzu kesseler de zafere ulaşan tünelleri kazmaya devam edeceğiz çünkü İstanbul hakikate ulaşan yol demektir. Bu şehrin mürekkebi bitmez. Daha çok var olacağız. 34. sayımız hayırlı olsun. Sözlerimiz İstanbul kadar güzel ve ölümsüz olsun. Nice sayılarda buluşma temennisiyle.
Not: Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum…
(Dergimizin 34.sayısının başyazısıdır.)
Şenol Tombaş