Karanlık Mı, Aydınlık Mı?
Hayat, aydınlık ve karanlık arasında sürekli bir geçiş. Bazılarımız güneşi kucaklarken, diğerleri gölgelerde huzur bulur. “Kendi karanlığını seçenler için mutluluğun bir bakış açısı ve seçim tarzı olduğunu anlatmak için gerçekten çaba harcamak, o insanların hayatlarında bir değişim yaratabilir mi? Burada sorduğum soruda, ilk bakışta olumsuz bir tablo çiziliyor gibi duruyor ancak, bakmak ve görmek arasındaki farkı anladığımızda, bu seçimin aslında bir bakış açısı ve seçim tarzı olduğunu kavrarız diye düşünüyorum.
Bakmak, sadece fiziksel bir eylemdir; gözlerimizin bir nesneye veya duruma odaklanmasıdır. Görmek ise, bu odaklanmanın ötesine geçerek, anlamlandırma, yorumlama ve derinlemesine anlama sürecidir. Karanlığa bakmak, sadece yokluğu, boşluğu ve korkuyu algılamak olabilir. Ancak, karanlığı görmek, onun içinde gizlenen potansiyeli, sessizliği, dinginliği ve içsel keşif fırsatını fark etmektir. Bunu fark etmeyi istemekle bundan şikayetçi olmak arasında, bizim hayata bakışımızı belirleyen, yaptığımız seçimdir. Bizi isyan noktasına, öfkeye yönlendiren veya bunu fırsat bilerek, içinden, daha da parlayacak potansiyelleri kucaklamayı seçebilmek, bakmayı değil, o derin görebilmeyi keşfetmektir.
Kendi karanlığını seçenler, genellikle toplumun dayattığı “mutluluk” kalıplarına sıkışmışlardır belki de. Alışılagelmiş tanımların arasında, herkesin kabul ettiği standardize olunmuş durum ya da hal yapısı içeriğine sahip olmak, bu kavram tanımının ortasında kalakalmak. Alternatiflerini düşünememek. Onlar, dış dünyadaki gürültüden ve karmaşadan uzaklaşarak, kendi iç dünyalarının derinliklerine inmeyi tercih ederler. Yalnızlık içine düştükçe, o kuyu daha da çıkılmaz hale gelebilir. Olasılık kapılarını kapatmayı tercih etmeleri, bir başkasının onlaraa ışık olmasından ziyade, o ışığı kendilerinin fark etmesi gerekir. Dışarıdan müdahale, görmek istemeyen biri için yeterince açık olsa da, mümkünlüğü ne yazık ki yoktur.
Kendi karanlığını seçenler, aslında kendi içsel ışıklarını keşfedene kadar yalnızlığı seçiyorsa, bakmak ve görmek arasındaki farkı anlayana dek, deneyimlemelerine müsaade etmek gerekir diye düşünüyorum. Mutluluk, her zaman dışarıda aranan bir şey değildir; bazen, kendi iç dünyamızın derinliklerinde gizlenir. Önemli olan, bakmak ve görmek arasındaki farkı anlayarak, kendi yolumuzu çizebilmektir. Hayata tutkun insanların en büyük farkı, başkalarının kötü ve karanlık dediklerine, başka gözle bakabilmeyi başarmalarındadır. Herkes zor süreçlerden geçer ama umarım herkes kendi yolunda görebilmeyi deneyimler. Zira var olmak da bir bakıma kendini görmek ve kendinle hayatı deneyimlemek değil midir, kendi gözünden…
Türkan Beyaz