Yaşam Hakkı

Yaşam Hakkı

Yetmiş yaşlarında, bir seksen boylarında, ince yapılı temiz kıyafetli, yeni sakal tıraşı olmuş adam, elinde poşetleri ile çarşıdan dönüyordu. Köşeyi dönünce sokağın başında yavru köpeği sıkıştırıp taş atan bir çocuk gördü. Çocuk; esmer, ince, uzun boylu dokuz on yaşlarındaydı.

Adam, yavru köpeği kurtarmak için hızla yürümeye başladı. Elinde torbaları olduğu için nefes nefese kalmıştı. Yüz metre mesafeden çocuğa bağırdı.

“Hey, çocuk! Ne yapıyorsun? Ne istiyorsun o ufacık candan?”
Çocuk, yaşlı adamı duyunca telaşa kapıldı. Elindeki taşları yere döküp kaçmaya başladı. Adam çocuğun peşinden gitmedi. Anne ve babasının kim olduğunu biliyordu. Yaklaşıp yavru köpeğe baktı. Korkudan titreyen, beyaz pamuk gibi yumuşak tüyleri olan yavrucağın sol gözünden kanlar akıyordu. Çocuğun attığı taş zavallının gözüne gelmiş, gözü neredeyse yerinden çıkacak haldeydi. Adam titreyen ve acı çeken köpeğe yaklaştı.

“Korkma, sana zarar vermeyeceğim. Seni iyileştirmek için eve götüreceğim. Gel buraya.” diyerek yavru köpeği göğsüne aldı. Eve gidene kadar yavru köpek acıdan inledi durdu. Adam, evin bahçe kapısında elindeki torbaları yere bıraktı. Tek katlı, temiz ve bakımlı bahçeli evinin girişinden eşine seslendi. Kadın elinde sargı bezi, sıcak su ve krem ile bahçeye geldi. Bir altmış boylarında, yetmiş yaşlarında, zayıf ama dinç kadın köpeği kucağına aldı ve ona şefkatle sarıldı. Adam köpeğin gözündeki yarayı canını yakmadan, nazikçe temizledi. Köpek yarası temizlenip, sarılınca inlemeyi kesti. Kadın, köpeğe et suyuna çorba yaptı ve önüne koydu. Köpek, yemeğini yavaş yavaş yerken adam karısına olan biteni anlattı. Ertesi gün köpeği veterinere götürdü. Veteriner yaranın üzerindeki sargıyı yeniledi ve gözünde görme kaybı olacağını söyledi. Adam çok üzüldü. Akşam üzeri taş atan çocuğun anne babasının evine ziyarete gitti.

Hoş karşılamadan sonra konu çocuğun köpeğe yaptıklarına gelmişti. Çocuk o esnada dışarıda arkadaşlarıyla oyun oynuyordu.

Adam anne babasından çocuğu uyarmalarını rica etti.

Çocuğun tombul, kısa boylu ve otuz beş yaşlarındaki annesi hiddetlendi.
“ Ne yani? Benim çocuğum mu suçlu? Sahipsiz köpeğin sokakta ne işi var? Ya köpek çocuğuma saldırmaya kalkışsaydı. Az bile yapmış oğlum. Her yer köpek var. Benim oğlumdan daha mı değerliler. Ölsün gitsinler. Bıktık bu sokak hayvanlarından…”

Kadın, o kadar çok konuşmuştu ki, adam oraya gittiğine bin pişman vaziyette eve döndü. Ertesi gün öğlen vakti bahçesindeki büyümeye yüz tutmuş çileklerden bir kaç tanesini topraktan çıkarıp saksıya dikti. Çilekler henüz kızarmamıştı ama bir kaç gün içinde olgunlaşacaktı. Elinde saksılarla sokağa çıktı. Çocuklar top oynuyordu. Köpeğe taş atan çocuk da oradaydı. Çocuklara yaklaştı. Taş atan çocuk onu görünce geriye doğru saklandı. Adam çocuklara gülümsedi.

“ Bu çilekleri size getirdim. Bunlar kısa bir süre sonra olgunlaşacak. Bunları alın. Sonra da afiyetle yiyin.”
Adam, çocuklara çileklere nasıl bakılması gerektiğinden bahsetmedi. Çocuklar heyecanla çilekleri evlerine götürdü. Köpeğe taş atan çocuk çileğini daha çabuk olgunlaşması için sürekli suladı. Bir kaç gün sonra çilekler kızarmak yerine çürüdü. Çocuk, öfkelendi. Saksıyı alıp yaşlı adamın evine gitti. Adam bahçede otları temizlemek ile meşguldü. Çocuk, adamın yanına yaklaştı.

“ Bak verdiğin çileklere ne oldu. Büyümedi ve öldü.” dedi ve saksıyı adamın önüne bıraktı.
Adam çocuğun siyah saçlarını okşadı.

“Çileklere üzüldün mü?” dedi.
Çocuk kafasını sallayarak onayladı.

“Bak evlat! Sen kendin yaratmadığın, sana ait olmayan ve emek bile vermediğin bir çilek için üzüldün. Oysa Allah’ın yarattığı, beslediği ve büyüttüğü masum bir köpeğe zarar verdin. Canına kastettin. Yaşam hakkını elinden almaya çalıştın. Şimdi anladın mı, köpeğin de şu çilekten bir farkı olmadığını?” dedi adam.
Çocuk mahcup bir şekilde başını öne eğdi. Adam onu elinden tutup çileklerin olduğu yere doğru götürdü. Topladığı çilekleri yıkayıp çocuğa verdi. Çocuk çilekleri keyifle yerken, bahçede gözü bandajlı yavru köpeği gördü. Usul usul köpeğin yanına yaklaştı. Köpek çocuğu görünce korkuyla adamın arkasına saklandı. Adam yavruyu kucağına aldı. Çocuk ona yaklaşıp, sevgiyle başını okşadı.

“Özür dilerim, canını yaktığım için,” dedi. Çocuk o günden sonra bir daha hiçbir canlıya zarar vermedi.

Bu yazıyı okudunuz mu?

Son Otobüs

Son Otobüs Tam olarak nereye gideceğini bilmiyordu. Ruhu ve bedeni tüm yüklerden özgür olsun istemişti. …