Hızlı hızlı yürüyorum yine her gün geçtiğim yollarda. Karşıya geçmek için bekliyorum ışıklarda. Bir anda yalnız olmadığımı hissediyor ve tatlı bir ürpertiyle sersemliyorum.
Yanımdasın hissediyorum bunu, hem de ilk kez… Elin elimi tutuyor, sıcacık. Kokunu duyuyorum tüm benliğimle. Sadece burun duymaz ki kokuları, kalpte duyar. Gözlerim doluyor, zar zor engel oluyorum gözyaşlarıma. Tarifi imkânsız bir duygu kaplıyor tüm benliğimi.
Caddeyi geçiyoruz elele. Başımı kaldırıp sol yanıma bakıyorum usulca. Bedenim bedenine değmiş gibi , gözlerim gözlerini arıyor. Anlamadığım ama bildiğim bir dili konuşuyoruz. Garip bir huzur değişik bir deneyim yaşıyor tüm ruhum. Bedenlerimiz bu dünyada tekrar yanyana yürümez biliyorum. Yıllarca yürüdük biz oysa…
Ruhun nasıl bulduysa bugün ruhumu, nasıl özlemişse beni ve bende ki seni. Öyle özlem dolu baktı ki gözlerim, sadece benim görebildiğim o derin gözlerine.
Neden geldin sahi bunca zaman sonra? İçinde birikenleri anlatacak mısın nihayet? Yoksa nasıl olduğumu merak ettiğin için mi bu sürpriz ziyaretin… “iyiyim, işte bak, gördüğün gibiyim. Sensiz ve yalnız.”
Gördün beni , tuttun ellerimi. Nasıl olduğunu anlamaya fırsat bulamadan rüzgârın savurdu, eskilere götürdü beni. Mutluydum o an da yine aynı eskiden olduğu gibi. Güvende ve sevgi dolu hissettim. Unuttuğum hisler beynimin içinde tekrar uyandı. Tüm bunlar sadece bir iki dakika içinde oldu ve bitti.
Zamanında konuşacak çok şeyimiz vardı belki de ama biz sustuk. Kelimeleri yanyana koyup cümleleri oluşturamadık. Bizim yapamadığımızı ruhlarımız yaptı. Biz anlamasak ta onlar konuştu, biz beceremedik ama onlar vedalaştı. Sımsıkı sarılmak koklayarak öpmek isterdim seni, içime çeke çeke tüm hasretinle.
Bunu isterken bir yanım!..
Diğer yanımla ise sana en büyük düşmanım. Geldiğin gibi ansızın gittin.
Ben caddede tek başıma, yürüyorum yine aynı yolları. Nemli gözlerimi silerek gülümsüyorum kendi kendime. Sol elimde sol yanımda boş. Geleceğe merhaba sana elveda geçmişim…
Tülin Erol
07.10.2023/ İstanbul