Masumiyeti Artık Vurmasınlar
Issız bir köyde kalmış gibi daldık umutlara,
Tamam da daha ne olsundu,
Bütün bu olanlara,
Felaketin anasıdır.
Çocukların kahır yaşları,
Üzmesinler bebekleri,
Masumiyeti artık vurmasınlar.
Tavana vuran sobanın közü,
Eve yayılan odun kokusu,
Ninemin fısıldayan zikir sesi,
Annemin limon kokan keki,
Hepsi ahh! mı olacaktı özlemle sinelere…
Huzuru vurdular.
Bereketi kuyuya mı attılar?
Zaman oldu şu an.
Hayaller oldu yalan.
El değmemiş temiz sevdalar vardı.
Bir mektup için beklenen aylar, yıllar vardı.
Edep vardı, adap vardı.
Gül goncası gibi kızaran yanaklar vardı.
Bayramlar vardı…
Sokaklar rengarenk çocuktan menekşeler gibi açardı.
Komşu vardı aileden gibi,
Haber eder hayırda,
Gözetir her zaman yanında.
Kütüphaneler vardı girmek için sırayla
Bahanelerimiz vardı çocukça sessiz duramazdık hiç.
Radyolarımız vardı dinlerken hayaller inşa ettiğimiz.
Hatıra defterlerimiz vardı,
Kalbimiz gibi bembeyaz diye başlayan temenniler…
Defter arasında kuruttuğumuz çiçekler vardı.
Ve şiirlerimiz vardı utanıp herkesten sakladığımız.
Yokun içinde kocaman vardık.
Varın içinde kaybolduk.
Dünya hepimize yeter
Masumiyeti artık vurmasınlar.
Nurhan Karanfil