Leblebili Ekşi

Leblebili Ekşi

Yazar: Gülseren Gül


 
    Artık sesler birbirine karışmıştı. Elif, yere bağdaş kurdu; Acil olan hangisiydi, cümleler saçma sapan geliyordu. Elindeki on kuruşa dalmış, yüzünde bir saflık, sesinde şeker sevinci gibi bir yumuşaklıkla bakıyordu.

Madeni para parmaklarına saklanmış ışıldarken, içten içe Elif’in acısını hissetmiş onunla konuşuyordu. Bir an öğretmenin, kızgın sesini hatırladı.” Sen ödevini yine mi yapmadın, artık ceza sana, uzat Elini” parmak uçlarına inen cetvelin acısını tekrar hisseden Elif’in gözleri yaşardı.

Her hafta bir kardeşin eksikleri alınırdı. Sıra Elife ancak gelmişti. 
  Derin bir oh çekerek elindeki kuruşa bakmaya devam eden Elif: “Okka, divit, yaka…”sayıyordu, Bunlara yetecek miydi? Okul Müdürü, bir daha yakasız okula gelirsen seni almam demişti. Yakasız önlükle, kaç zamandır okula gitmişti Elif.
Babasının Ödevlerine yardım etmediğini bir an düşündü; sonra ellerinin tuğla taşımaktan yaralandığı aklına geldi. “canım babam” diye gülümsedi.
    Demir kuruşun resminde sıra arkadaşını hatırladı. nasıl da, gözünün önünde şapırdatarak leblebili ekşiyi yemişti. Birden ağzında ekşi bir tatla ” Bir tanecik alsam” dedi. Sevinmişti ki! Parmağı sızladı. “Yok yok! Divitle okka almalı, el yazı ödevini yapmalıyım!”
Peki, yakayı ne yapacaktı.” Komşu Necla teyzeden ister, alınca da veririm” dedi.
Fakat Annesi kimseden bir şey istemesine izin vermezdi. ama başka çaresi var mıydı?

Ayağa kalktı. Elbisesini çekiştirdi, cebine on kuruşu koydu. Leblebili eşkinin hayaliyle elini açtı, dudaklarıyla avucunu yaladı. ” hım mm, İşte ekşimi de yedim.” diyerek, evden gülümseyerek çıktı.
 

Bu yazıyı okudunuz mu?

Lügattaki Eksik Kelime

Lügattaki Eksik Kelime Üzüntü içinde çevirdim lügatın sayfalarını bayram akşamı; gözlerim dolu, güçlükle yutkunarak. Öyle …