Bahar ve Leylekler…
Yavaştan, havaların ısınmaya başladığı şu günlerde, başımızı gökyüzüne kaldırdığımızda, tatlı bir tablo ile karşılaşırız. Leylek göçü. Sonbaharın gelmesi ile sıcak iklimlere doğru yol alan bu zarif kuşlar, gelişleriyle bize adeta baharın müjdesini vermekteler. Her gün parça parça geri dönüşlerini izleyebilirsiniz. Tam zamanı. Mart ayının ortasında başlayan geri dönüş, nisana kadar tamamlanır. Biliriz ki artık güneş, daha uzun gösterecek bize yüzünü. Bugün size bu muazzam kuşların kendisinden bahsedeceğim. Gelin, leylekleri yakından tanıyalım.
Leyleklerin tarihi, hem biyolojik hem de kültürel açıdan oldukça zengindir.Leylekler, Ciconiidae familyasına ait büyük göçmen kuşlardır. Dünya genelinde yaygın olarak bulunurlar ve farklı türleri vardır. Genellikle sulak alanlarda, çayırlarda ve tarım arazilerinde yaşarlar. Besin kaynakları arasında böcekler, kurbağalar, balıklar, sürüngenler ve küçük memeliler bulunur. Leylekler, uzun mesafeli göçleriyle bilinirler. Özellikle Avrupa’da yaşayan leylekler, kış aylarını geçirmek için Afrika’ya göç ederler.
Leylekler, pek çok kültürde farklı anlamlar taşır. Avrupa’da leylekler, bereket, doğum ve iyi şans sembolü olarak kabul edilir. Özellikle bebek getirdiklerine inanılır. Mısır mitolojisinde, ruhun sembolü olarak kabul edilirler ve yaşamın devamlılığını temsil ederler. İslam kültüründe, hacı leylek olarak anılırlar ve kutsal sayılırlar.
Osmanlı zamanında, özellikle Bursa’da leylekler için özel hastaneler kurulmuştur. Bu hastaneler, göç esnasında yaralanan leyleklerin tedavisi için kullanılmıştır. Mevlana’nın bazı eserlerinde, leyleklerin kuşların şeyhi olarak adlandırıldığı görülmektedir.
Leyleklerin göç yolları ve davranışları, bilim insanları tarafından uzun yıllardır araştırılmaktadır. Halkalama çalışmaları, leyleklerin göç rotaları ve yaşam süreleri hakkında önemli bilgiler sağlamıştır. Yapılan araştırmalar sonucu, en yaşlı leyleğin İsviçre’de 39 yıl yaşadığı tespit edilmiştir.
İklim değişikliği, leyleklerin göç yollarını ve yaşam alanlarını etkilemektedir. Bazı araştırmalar, leyleklerin göç zamanlarının iklim değişikliklerine bağlı olarak değiştiğini göstermektedir. Leyleklerin erken göç etmesi, o yıl kış mevsiminin sert geçeceğine işaret etmektedir.
Leyleklerin Türkiye’deki göç rotaları, hem biyolojik hem de coğrafi faktörlerin etkisiyle şekillenir. Türkiye, leyleklerin Avrupa ve Afrika arasındaki göç yolculuklarında kritik bir geçiş noktasıdır.
Doğu Rotası:Türkiye, leyleklerin doğu göç rotasının önemli bir parçasıdır.
Leylekler, Türkiye üzerinden Ortadoğu ülkelerine (Suriye, Lübnan, İsrail) ve ardından Mısır üzerinden Afrika’ya doğru ilerlerler. Bu rota, leyleklerin kış aylarını geçirmek için Orta ve Güney Afrika’ya ulaşmalarını sağlar.
Boğazlar Üzerinden Geçiş: Leylekler, Avrupa’daki üreme alanlarına ulaşmak için ilkbahar göçlerinde İstanbul ve Çanakkale boğazlarını kullanırlar. Bu geçiş, leyleklerin göç yolculuklarında önemli bir kilometre taşıdır. İstanbul boğazı leyleklerin göç esnasında dinlenip beslenebildikleri önemli bir noktadır.
Göç Dönemi: Leyleklerin göç dönemi genellikle Ağustos sonu ve Eylül başında başlar. Bu dönemde hava koşullarının soğuması ve yiyecek kaynaklarının azalması, leylekleri sıcak bölgelere doğru göçe zorlar. Eylül ayının ortalarına kadar büyük gruplar halinde göç ederler ve Ekim ayına gelindiğinde Türkiye’de neredeyse hiç leylek kalmaz.
İlkbahar göçünde ise daha aceleci olan leyleklerin Hatay’dan Trakya’ya ulaşmaları hava koşullarına bağlı olmakla birlikte 3-7 gün arasında değişmektedir. ( Türkiye de göç rotası dergipark sitesinden düzenlenmiştir)
Elektrik hatları, leylekler için önemli bir tehlike oluşturur. Avcılık, leylek popülasyonlarını tehdit eden bir diğer faktördür. Habitat kaybı ve iklim değişikliği, leyleklerin göç rotalarını ve yaşam alanlarını olumsuz etkilemektedir.
Leylekler, doğal yaşamda ekosistemlerin dengesi ve biyolojik çeşitliliğin korunması açısından önemli roller üstlenirler. İşte leyleklerin doğal yaşamdaki önemine dair bazı önemli noktalar:
1. Ekosistem Dengesi:
Böcek ve Kemirgen Kontrolü:
Leylekler, besin zincirinde önemli bir yer tutarlar. Özellikle tarım arazilerinde ve sulak alanlarda böcekler, çekirgeler, kurbağalar, yılanlar, fareler ve diğer küçük kemirgenlerle beslenirler. Bu sayede, tarım zararlılarının popülasyonlarını kontrol altında tutarak ekosistem dengesine katkı sağlarlar. Bu durum, tarım alanlarında biyolojik mücadele açısından da önemlidir.
Leş Yiyicilik: Bazı leylek türleri, leş yiyerek de beslenirler. Bu durum, doğadaki ölü hayvanların temizlenmesine yardımcı olur ve hastalıkların yayılmasını önler.
2. Biyolojik Çeşitlilik:
Besin Zinciri: Leylekler, farklı türlerdeki canlılarla beslenerek biyolojik çeşitliliğin korunmasına katkıda bulunurlar. Aynı zamanda, diğer yırtıcı hayvanlar ve kuşlar için de besin kaynağı oluştururlar.
Sulak Alanların Korunması: Leylekler, sulak alanlarda yaşayan canlıların popülasyonlarını kontrol altında tutarak bu ekosistemlerin sağlıklı kalmasına yardımcı olurlar. Sulak alanlar birçok canlı türü için besin ve yaşam alanı sağladığı için oldukça önemlidir.
3. Gösterge Tür Olarak Leylekler:
Leylekler, kolayca gözlemlenebilen ve insanlar tarafından sevilen bir kuş türüdür. Bu nedenle doğa koruma çalışmalarında bayrak ya da şemsiye tür olarak kabul edilir. (dogaarastirmalari.org.tr) Leylek popülasyonlarındaki değişimler, çevre kirliliği, habitat kaybı ve iklim değişikliği gibi faktörlerin etkilerini gösterir. Bu sayede, leylekler ekosistem sağlığının önemli bir göstergesi olarak kabul edilirler.
4. Kültürel ve Ekolojik Bağlantı:
Leylekler, birçok kültürde bereket, doğum ve iyi şans sembolü olarak kabul edilirler. Bu kültürel önemleri sayesinde, insanların doğaya olan ilgisini ve sevgisini artırırlar. Ayrıca, leyleklerin göç rotaları ve yaşam alanları hakkında yapılan araştırmalar, doğa koruma çalışmalarına önemli katkılar sağlar.
Leylekler, dünya genelinde birçok kültürde ve mitolojide önemli bir yere sahiptir. Farklı toplumlarda farklı anlamlar yüklenen leylekler, genellikle bereket, doğum, sadakat ve uzun ömür gibi olumlu sembollerle ilişkilendirilmiştir.
Avrupa Mitolojisi incelendiğinde bebek getirme efsanesi karşımıza çıkar. Bu efsanenin kökeni tam olarak bilinmemekle birlikte, birçok farklı teori bulunmaktadır. Bazılarına göre, leyleklerin ilkbaharda geri dönmesi ve yuva yapması, yeni yaşamın başlangıcını simgeler. Diğer bir teoriye göre ise, leyleklerin yuvalarını genellikle bacalara yapması, onları ev ve aile ile ilişkilendirmiştir. Bir diğer efsane ise Hera’nın Gerana adında bir kraliçeyi kıskandığı ve onu leyleğe dönüştürdüğü efsanesidir.
Sadece bu da değildir. Yine Avrupa’da bereket ve şansı da sembolize eder. Özellikle çiftçiler için leyleklerin tarlalara gelmesi, verimli bir hasatın işareti olarak görülür.
Mısır Mitolojisi’ne geldiğimizde bir ruh kavramı ile karşılaşırız. Eski Mısır’da leylekler, ruhun sembolü olarak kabul edilirdi. Ayrıca, yaşamın devamlılığını ve yeniden doğuşu temsil ederlerdi. Mısırlılar leyleklerin çocuklara ilişkin sorumlulukların bir sembolü olduğuna ve yaşlılıkla ilgili olduğuna inanırlar. Yine leyleği adalet getirici olarak kabul ederler.( theicedream.blogspot.com )
İslam Kültüründe yazımın girişinde bahsetsem de mitoloji olarak burada yine bahsetmek istedim. İslam kültüründe leylekler, “hacı leylek” olarak anılır ve kutsal sayılırlar. Bunun nedeni, leyleklerin göç yollarının hac yollarıyla kesişmesidir. Mevlana’nın bazı eserlerinde, leyleklerin kuşların şeyhi olarak adlandırıldığı görülmektedir.
Farklı kültürlerde leylekler, sadakat, uzun ömür ve bilgelik gibi farklı anlamlar da taşırlar. Leyleklerin mitolojideki bu zengin ve çeşitli anlamları, onların insanlarla olan derin bağını ve kültürel önemini göstermektedir.
Ülkemizde 1 Mart itibariyle herkesin bileklerinde kırmızı beyaz bileklikler görmüşsünüzdür. Aslında bu bir balkan geleneğidir. Leyleklerden bahsediyorduk, bu nereden çıktı derseniz, araya sıkıştırıvereyim dedim çünkü o bileklikler leylekleri görünce ağaca asılır. Bilekliklerin adı , marteniçkadır.
Marteniçka, Balkan coğrafyasında yaygın olan ve baharın gelişini simgeleyen geleneksel bir bilekliktir. 1 Mart’tan itibaren takılmaya başlanan bu bileklik, leylek ya da kırlangıç görülene kadar bilekte taşınır. Leylek veya kırlangıç görüldüğünde ise bileklik, dilek dilenerek meyve veren bir ağaca bağlanır.
Leylek veya kırlangıç görmek, baharın geldiğinin ve kışın bittiğinin işareti olarak kabul edilir.
Marteniçka’yı takanlar, ilk leylek veya kırlangıcı gördüklerinde bileklerindeki bilekliği çıkarırlar ve bir ağacın dalına bağlarlar. Bu esnada dilek tutulur ve dileklerin gerçekleşeceğine inanılır.
Marteniçka’nın ağaca bağlanması, doğaya geri dönme ve baharın bereketini paylaşma ritüelidir.Genellikle meyve veren ağaçlar tercih edilir. Bu, bereket ve bolluk dileklerinin simgesidir. Marteniçka’nın ağaca bağlanması, aynı zamanda dileklerin gerçekleşmesi için bir umut sembolü olarak da görülür. Kırmızı ve beyaz iplerden yapılan Marteniçka, zıtlıkların uyumunu ve birliğini de temsil eder. Bu gelenek, Balkan coğrafyasında yüzyıllardır süregelen ve nesilden nesile aktarılan önemli bir kültürel mirastır.
Bunu da araya sıkıştırıp leyleklerin o muazzam uçuşlarını izlemeniz için sizi daha fazla tutmuyorum. Artık noktayı koyuyorum. Dileğim odur ki, hayata katkı sağlayan kuşlarımız her daim özgürce uçsun, bize baharı müjdelesin ve gökyüzüne bakan herkesin kalbinde bahar gibi çiçekler açsın.
Türkan Beyaz