Bir Park Güncesi

Bir Park Güncesi

Yazar: Sevil Özdemir

Tam bir bahar havası denebilirdi bu güne, eğer güneş yüzünü gizlemeseydi…  
Sıralanmış teknelerin halat gıcırtısını, cıvıltılı kuş sesleri akort ediyor.
Kargaların kavgasını çığlık atan bir martı bölüyor.
Ağaçlar arası gezintiye çıkan serçeler, yerdeki köpeği teğet geçiyor.
Arka sokaktaki okul çocuklarıyla parktaki çocuklar ses çıkarma yarışında berabere kalıyor.
Banktaki genç çifte, teknesini temizleyen adamın su sesi serenat yapıyor.
Kim bilir kaçıncı seferine çıkan vapuru görür görmez sahildeki tekneler beşik dansına başlıyor.
Tam bir bahar havası denebilirdi bu güne, eğer güneş yüzünü gizlemeseydi…  
Yürüyüşe çıkan bastonlu amca, kendisinden beklenmeyen bir hızla vapurun fotoğrafını çekiyor.
Köprüden geçen araçların nereye varacağını kimse bilmiyor.
Bankta oturan kızın tepesindeki ağaçta konumlanan karga, ısrarla bağırıyor.
Belki de burası benim mekanım kalk başka yere git diyor.
Vapurun kendisi gitse sesi yadigar kalıyor…
Tembellikle sınanan köpek, yattığı yeri değiştirmek için hafifçe kımıldıyor.
Tam bir bahar havası denebilirdi bu güne, eğer güneş yüzünü gizlemeseydi…  
Denizden yayılan iyot kokusu herkesi sarhoş etmeye çalışıyor.
Teknelerin birinden gelen bardak şıngırtısı zihinleri çaya davet ediyor.
“Sürgün Reis” isimli teknenin sürgün yerini kimseler merak etmiyor…
Tek başına kanoyla gezen şu adam ve bankta oturan kız olmasa, sevgililer günüymüş gibi hissedilebilirdi bu parkta…
Ah! Yine güzel havalara aldanmış bir erik ağacı, ne var sanki biraz daha beklesen baharı?
Ağacın dibinde toplanan güvercinleri, akülü arabasıyla turlayan bir çocuk kornaya basarak dağıtıyor.
Tam bir bahar havası denebilirdi bu güne, eğer güneş yüzünü gizlemeseydi…  

Sevil Özdemir

Bu yazıyı okudunuz mu?

Felsefi Sohbetler

Felsefi Sohbetler -“Modern bir zamanda insan varlığının anlamını nasıl bulur ki? -İnanın benim de bu …