Üzerini örtecek kötülükler mi var yoksa sessiz yapılan iyilikler için mi siyahtır geceler!.. Sessiz haykırışları, istemsiz boşalan yaşları saklamak için mi bilinmez?
Masumiyetin yerini alan çirkeflikleri mi açığa çıkarır, içten edilen sessiz duaların sığınağı mı? Açılan ellerin kabul vakti olduğu için mi!
Dalgın düşüncelerden arınma vaktidir belki de ayıkmadır gecenin büyüsü. Herkesin vardır geceye sığınırken bir öyküsü. Gece güzeldir, dingindir. Benim için yazmak ve okumanın kendimle kalmanın en değerli vaktidir. Günün telaşından sonra rahat alınan bir soluklanmadır. Kurulan düşlerin zamanıdır. Severim geceleri. Yeni günün getireceklerini bekleme vaktidir. Huzurlu bir uykuya dalmanın yenilenmenin tatlı sükutudur. Sorgulamak mı yoksa sorgulamalar dan kaçmak için mi gece? Düşünür dururum ve kendi düşüncelerimden arınarak tekrar hayata dair bir şeylere tutunurum.
Gecelerden gelen ilham perileri tozlarını kalemime serpiyor ve ben yazıyorum. Yazdıkça kendimi daha özgür ve ufka yaklaşmış hissediyorum. Ben mi bir tek gecelerde huzur buluyorum!.. hayır tabi ki. Özellikle gün içinde zihinsel olarak yorulan çoğu kişi için gecenin dinlendirici etkisi büyüktür. Kendimizden bile arınıp bambaşka bedene bürünerek, yeni bir ruh kazanmaktır.
Yazılarıma ve şiirlerime ilham veren çoğu zaman gecelerdir benim. Hikâyelerimde hayat bulan karakterlerin çoğunu bu zamanlarda şekillendiririm. Gözlerimi kapattığım zaman onlarla buluşur, sohbet ederim. İçselleştirdiğim zaman da ete kemiğe bürünür yazılarıma yerleşirler. Şiirlerim ise hep bu saatlerde damlar ruhumun özünden. Duygu durumu, yaşananlar, hayata dair izler ve izlenimlerim kalemimden damlar. En mutlu hissettiğim ve uyumadan önce huzur bulduğum zamanları yaşarım kendimle.
En çok yaptığım şeylerden biride kitap okumaktır bir çoğumuzun yaptığı gibi. Zihnim bir tek okuduğum kitaba odaklı ve dingin olur. Sessizliğin verdiği huzur, benim için gecenin sükutudur. Kendime göre geliştirdiğim bir de felsefem vardır ki; beni yakından tanıyan çoğu insan bunu bilir. Her daim derim ki;
“ Ölünce zaten fazlasıyla uyuyacağız. O zaman şimdi neden uykuda fazla zaman öldüreyim ki!..”
Tülin Erol
Eylül 2024/İstanbul