Şiirin Derin Yüzü
Türk kültüründe, Divan edebiyatında, divan şiirleri büyük bir öneme sahiptir.
Divan şiirlerin yazımında Arapça, Farsça ve Türkçe karışımdan meydana gelen Osmanlıca dili kullanılmıştır.
Divan şiirlerinde daha çok aşk, sevgi, ayrılık, özlem gibi konular yer alır.
Divan şiiri okumak aslında duygu ve mecaz zihin gelişimine oldukça katkı sağlar. Çünkü kelimeler, mana içinde mana taşır. O manaları üstün körü okuyamazsınız. Üzerine düşünür , anlamını kendi ruh ve zihinsel gelişimsel sürecinize göre de anlamlandırırsınız. Çünkü divan şiirleri , salt şiir değildir. Siz şiirin içine daldıkça , denizdeki bir inciyi bulmuş gibi, sizi, hazineleriyle karşılaştırır.
Edebi güzelleme yapmıyorum inanın. Kendisi kıymetli olan cümlelerin, zaten o güzellemeye ihtiyacı yoktur. Bir sanat eseri gibidir divan şiirleri. Sanattan anlayan insanların elinde , şaheser olarak çoktan yerini almıştır.
21. Yüzyılın insanları en çok yüzeysellikten
şikayet ediyor mesela. Derinleşmediğin bir kelime bile , senin ruhuna, kalbine nasıl yansıyor zannediyorsun ki ? Esasan sadece divan şiirleri için de değil, günümüz şiirleri için de bu böyle. Şiirin, her bir kelimesinin ,hakkını vererek okumadan, geçiştirilen cümleler, bizleri bu yüzeysel formun hapishanelerinde mahkum etmiyor mu ?
Anlamaya ve anlamdırmaya gönüllüysek, önce bir şiirle başlamak lazım sanırım. Kendi derinliğimizin farkına varmamız, her bir yazılanın hakkını vermemiz… Okudukça , kelime kapılarının manalarını aralayan yeni manzalara şahit tutulduğumuzda, belki de zihinlerimizin , ruhumuzun seyahatlerinde vizesiz ,başka dünyaların kıtalarına konuk oluruz, ne dersiniz ? Küçük bir başlangıç için, kısa bir beyit bırakıyorum sizlere. Bakın ne diyor Su Kasidesi’nde Fuzuli :
•Saçma ey göz eşkten gönlümdeki odlare su / Kim bu denli tutuşan odlare kılmaz çâre su
(Eşk (gözyaşı), od (ateş), kim (ki))
Nesre çeviri: Ey göz! Gönlümdeki ateşlere gözyaşından su saçma! Çünkü böyle tutuşan ateşlere su fayda etmez.
Türkan Beyaz