Sevmek Kavramı Üzerine

Sevmek Kavramı Üzerine


14 Şubat Sevgililer Günü. Bugüne ait en önemli kavram “sevgi.” Ve bu kavramı ben güle benzetirim. Anlamını idrak ettikçe katman katman açılan . Belki de en büyük simge haline gelmesinde böyle bir anlamsallığı barındırıyor olmasıdır.

Sevginin klasik tanımında birine duyulan güzel hisler gibi bir açıklama olsa da ,başta belirttiğim gibi çok daha derinlikli bir kavram . Hatta şöyle, kişiden kişiye, kültürden kültüre bile değişim dönüşüm geçirmiş bir kavram. Bu kadar farklı anlamları içeren ” sevgi ” ile çıkılan yollar, neden yürümüyor peki ,diye düşünüyorum bazen. Ya da sevmekten vazgeçmek, bizleri kötü bir insan mı yapar ? Vazgeçmek değil ama vazgeçmek şekilleri , insanın, insan olabildiğinin, en büyük noktasıdır.

Mesela günümüzde “seni çok seviyorumla” başlayan bir aşk hikayesinin sonunda , sevdiğim için benimsin , sevdiğim için benden başkasını sevemezsin, sevdiğim için çalışamazsın, sevdiğim için ayrılamazsın zihniyetine sıkıştırılmış, sevgi kelimesinin bahanelerinin ardında, bağlı değil bağımlı kişilik bozuklukları yatmıyor mu acaba diye ,düşünüyor insan. Kadına veya erkeğe iki taraflı da sevginin geliştiren, dönüştüren seni daha da ileriye götüren bir şey olması gerekmiyor mu ?

Günümüz toplumlarında, sırf evlendiği adam yüzünden kariyerini bırakan birçok kadın yok mu ? Eşinin kariyerini desteklemek yerine , ondaki potansiyeli üst seviyeye çıkarmak yerine , sevdiği için evde kalması gerektiğine inanan zihinler yok mu ? Bakın bahsetmek istediğim gönüllü evde olmayı tercih edenler değil, bu bir tercihtir ama ülkemizde ve dünya genelinde baktığımızda , karşısındaki kişinin ” beni sevmezse” korkularına hapsedilmiş bir çatıdan bahsediyorum. Kendi içinde yatan korkuları sebebi ile ” sevgi ” kelimesine sığınmışlardan. Bunun adı sevgi değil kendi konfor alanını kaybetme korkusudur. Çünkü onsuz olamaz, onsuz yaşayamaz ,onsuz hareket edemez.
İşte tam da bu nedenle gerçek bir sevgiden bahsetmek istiyorsak öncelikle kendiliğimizi de sevebiliyor olmamız lazım.

Kendi başımıza sinemaya gidebilmeyi, kendi başımıza kahve içebilmeyi , kendi başımıza yemek yapmayı, kendi başımıza tatile gitmeyi gibi. Bu yalnızlıktan öyle keyif almalıyız ki , salt sevgiyi , ihtiyacımız olduğu için değil, karşımızdakine koşullardan bağımsız bir sevgi duyabilmek adına yapabilmeliyiz. Varlığı ile tamamlanmış, varlığı ile keyif aldığımız ama varlığını kendi zihin hapishanemize sıkıştırmadığımız.

Sevgi değiştirir, dönüştürür, güzelleştirir ve gülümsetir. Sevgi adına işlenen cinayetler, sevgi adına atılan dayaklar, sevgi adına kısıtlanan yaşamlar sevgi değildir. Sevgi bu değildir. Sevmek anlayıştır. Sevmek karşındakine özgürlük alanı açmaktır. Sevmek korumaktır. Sevmek dikte etmek değil orta yol bulma çabasıdır. Sevmek, bir başkasının dilini anlamaktır. Her insan, yeni bir dildir. Sevmek kavramını cinsiyet kavramına indirgememek lazım. İnsan olarak sevmek, sevilmek en büyük ihtiyaçtır. Doğru sevmek ve doğru sevilmek için kendimizi geliştirmek üzere yola çıkmak gerek. Anlamak , anlamdırmak , düşünmekle başlar her şey.

Tüm bu anlattıklarımın yanında toparlamam gerekirse, sevdiğimiz , sevildiğimiz ve günden güne artan tüm olumsuz duygulara rağmen , gerçek sevdikleriniz ve sevenlerinizin olması dileğiyle. 14 Şubat kutlu olsun.

Türkan Beyaz

Bu yazıyı okudunuz mu?

Gidenler… Kalanlar… Dönenler…

Gidenler… Kalanlar… Dönenler… Birgül Tombul “Bilmez ki dönen kimse, Giden kimse değildir artık.” Edip Cansever. …