Sahilde altın sarısı, parlak kumlar üzerinde beyaz tül elbisesiyle dans eden genç ve zarif kadın önüne bakmayınca sert bir kayaya çarptı. Ayağının acısıyla avaz avaz bağırdı.
“Ah, lanet olası kaya, ne işin var burada, hiç yakışıyor musun şu güzelim kumların yanına?”
Kaya kadına baktı. “Nereden bileceksin ki o güzel kumların benim binlerce yıldır yavaş yavaş rüzgarla aşınan tanelerim olduğunu; ufalıp kum olmak için ne çok canımın yandığını…” diye cevapladı, ama kadının onu duyabilecek kulağı yoktu.