Aslolan Nedir?
“Aslolan helalleşmek olmalıdır. Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır. Çünkü her yasal olan hak helal değildir ve olamaz. İflas eden kardeşinizin haraç meraç satışa çıkan evini satın almanız yasal hakkınız olabilir ama helal değildir. Raf ömrünü uzatmak için ekmeğin içine kanserojen madde koyan fırıncının yaptığı, formülü ambalajın üzerine koyduğu sürece yasal dolayısıyla suçsuz ama helal değildir. Yasaların tanıdığı haklardan insanlık ya da Allah adına feragat etmenin garipsenmediği bir yeni düzen getirmek zorundayız.” ifadelerini kullanmıştı sevgili Alev Alatlı.
Günümüzde geldiğimiz nokta, insanların, içinde bulunduğu koşulları bahane ederek, maalesef helalleşmek kavramı küçümsenen bir hal almış durumda. Değerlerimizin, bizi biz yapan kısmını oluşturan en büyük şey, bence işimizde , yaşam tarzımızda, liyakat ve ahlaki değerleri, standartlarımızın önüne geçirmek olmasıydı. Eğitimden tutun her türlü alanda aklınıza ne geliyorsa, gerek ticari gerek hizmet alanlarında eğer kendi öz değerlerimize sahip çıktığımız gibi, bir başkasının da hakkını savunmak zorunda hissettmiyorsak, ne yazık ki , toplumsal olarak çürüme denen kavramın içinde eriyip gideceğiz.
Silkelenip kendimize gelmek zorundayız. Büyük hedeflerden önce, kendi alanlarımızın içinde doğru insan olmayı, gönül rızası almanın en büyük erdemlerden biri olduğunu hatırlamak ve uygulamak zorundayız. Bizler, küçücük, görünmeyen halkalarla bağlıyız birbirimize. Birimizde oluşan kopukluk, ilerleyerek tüm düğümleri çözer ve aynı bir kazağın sökülmesi gibi tüm desenlerimizin kayboluşuyla, basit bir ip yığınından ibaret oluruz. Yüzyıllardır bu topraklarda ,binbir desenle dokunmuş ruhlarımızın , kardeşlik ve bütünlük içinde , dayanıklı olmasının temeli, bana göre, helal kavramı ve adalet anlayışımızdır esasında. Bunu yitirmek demek, parçalanmak demek.
İnsanlar, kendilerine hak gördükleri yaşam koşullarını oluştururken, bir başkasının hakkının üzerinden fayda sağlıyorsa, burada vicdanı çalışmıyor demektir. Vicdan pusulasının yanlışı doğruyu ayırt edecek şekilde olması için de , topyekün bu kavramın özünü benimsemeli ve her şeyden üstün olan ” hak ” kavramının yeniden doğru şekilde dizayn edilmesi için çabalamak zorundayız. Çünkü oluşturduğumuz her davranış biçimi , ileride katlanarak bize dönecek neticede. Aynı tohum gibi. Ne ekersek , onu biçeceğiz.
Neticede şimdi şikayet ettiğimiz ne varsa, farkında olalım ya da olmayalım, geçmişte bir yerlerde, koparılmış o düğümlerin, ipliklerimizi sökmesinden kaynaklandığı aşikardır. İşin özü, hayatımızın merkezinde sadece kendimiz yokuz. Bizler ” ben” kavramından ” biz” kavramına tutunmadan gökyüzü olmayı hayal ediyoruz. Paylaşmayı, başkasının hakkını kendi hakkımızı savunur gibi savunmayı, helal olanı seçebilmeyi rehber edindiğimizde , sadece gökyüzü değil , gökyüzünü aydınlatan güneş de bizler olacağız. Her şeye herkese rağmen, iyi olabilme yolculuğunda mücadele edenler, bu devrin belki de en büyük kahramanlarıdır, ne dersiniz ?
Türkan Beyaz