Ağa Bağlanıldı

Ağa Bağlanıldı

Geçen gün önemli bir sivil toplum kuruluşunun eğitimine katıldım. Söz konusu bağımlılıklardı. Fakat dikkatimi çeken bağımlılık türlerinin sınıflandırılmasında ortaya çıkan yeni bir bağımlılık türü olması: Sigara, alkol, madde, kumar ve teknoloji bağımlılığı… Açıkçası hayret etmemi gerektirecek kadar yeni bir durum yok gibi dursa da belki bir tablo içinde başlık halinde görmek, belki diğer ağır ve yıllanmış bağımlılıklar arasında bulmak belki de hala içimde aksini iddia eden bir ümit taşımak; bilmiyorum. Ama yazık ki hayatımızda elli yıldan daha fazla geçmişi olmayan ve en yakın doksanlar en hızlı iki binler sonrası hakim olan bu şey bir bağımlılık türü olmayı başarmıştı. Bunu bize bundan yirmi beş yıl önce, kuşağımıza taktığımız hantal antenli telefonları kullanırken söyleseler eminim: “Ne ilgisi var, bu şeyin bize ne zararı dokunabilir, haberleşiyoruz.” derdik. Ama bu gün bu faydalı şey, mücadele edilmesi zaruri görülen bir problem olarak karşımızda sapa sağlam dikilmiş durumda. Belki bunu daha önceden de biliyordum ama dedim ya bu şekilde slaytla projeksiyona yansıtılmış bir perdeden izlemek, istatistiklerle oranlarla sayılarla grafiklendirmek sanki telefonu, bilgisayarı, tableti, yazıcıyı, fareyi, tuşu alıp taş gibi kafama kafama vurmak oldu. Dedim sanki bir yığın harddisk insanlığın kafasına bir çığ gibi düşmüş ve insanlık tela baytlarca şeyin altında mahsur kalmış gibi hissetmek oldu.

Ne çabuk bağlanmıştık bu şeye. Bağımlanmıştık. Bağımlılanmıştık. Bağlanacak başka şey mi bulamamıştık. Belki de aramızdaki bağlar kopunca başka şeylere bağlandık. Dünyayla bağımız koptu insanlıktan uzaklaştık. Çevremizle bağımız koptu değerlerimizden uzaklaştık. Ailemizle bağımız koptu duygularımızdan uzaklaştık. Kendimizle bağımız koptu gerçeklikten uzaklaştık. En sonunda kopan bağlarımızdan bu şeye bulaştık. Bir virüs gibi hücrelerimize işledi. Bağışıklılığımız güçsüz olunca da bizi esir etmeye başladı. Biz de ne önlemimizi aldık ne korunduk ne de mesafe koyduk. Bağlandık da bağlandık. İşte yetmedi evde, evde yetmedi okulda, okulda eksik kaldı yolda, yol bitti net bitmedi. Elimizi verdik kolumuzu değil aklımızı yüreğimizi kaptırdık. Sahte mutlulukların, geçici tatminlerin, naylon saygınlıkların, zoraki takipleşmelerin, mecburi beğenilmelerin ağına düştük. Adına internet ağı dense de avlandık. Şimdi önümüze atılan yemi bile sorgulamıyoruz.

İşin tuhafı hepimiz aynı ağın içindeyiz. Söyler misiniz şimdi bizi kim kurtaracak? Bağlarımızı kim çözecek? Bağlantımızı kim koparacak?
Neyse işte bize bundan sonra ne olacak?
Özlem Korkmaz
5 Ekim 2024
Fot: Özlem Korkmaz

Bu yazıyı okudunuz mu?

Halil Cibran’a Nazire

Halil Cibran’a Nazire Yirminci Yüzyılın önemli ressam ve şairlerinden olan Lübnan asıllı Amerikalı Halil Cibran’ın …