Aşkın Günü Olur mu Demeyin!
Valentine ya da Valentinus, Hristiyan inanışına göre Roma azizlerinden biridir. 269 yılı civarında öldürüldüğü sanılmaktadır. Aşıkların Azizi olarak da bilinir. Valentine, her yıl 14 Şubat günü anılır. Zamanla bu gün, Sevgililer Günü’ne dönüşmüştür. Sevgililer Günü, her yılın 14 Şubat günü birçok ülkede kutlanan özel gündür. Kökeni, Roma Katolik Kilisesi’nin inanışına dayanan bu gün, Valentine ismindeki bir din adamı için ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebeple bazı toplumlarda “Aziz Valentin Günü” olarak bilinir. Valentine kelimesi, Batı medeniyetlerinde hoşlanılan kişi veya sevgili anlamlarında da kullanılır.
Yazımda aşkı anlatırken yorumu biraz okuyucuya bırakmak istedim.Hikayeler,yaşanmışlıklar ne kadar genel olsa da her bireyin hisleri,aşkları,ayrılıkları,barışmaları parmak izi kadar özel ve eşsizdir.Duyguları hep kalıplar üzerinden anlıyor,görüyor ve onları kendimize dayatmaya mecbur bırakılıyoruz. Neoliberal dünyanın bize dayatılan bu algının,epistemolojik düzleminde kalmasına gözümün kapalı bir şekilde razı oluyoruz.Günümüzün aşk üzerinden yapılan görsel şölenleri her birimizin ilgisini ister istemez cazibe merkezine dönüştürüyor. Aşkın günü olur mu demeyin! Ama hangi aşkın günü! Size sunulan cazibeli,şaşalı sosyal medya üzerinden sunulan aşk mı yoksa size ait olan ruhunuzun bir parçası olan aşk mı?.
Hayatın akışının içinde sevmek ,sevilmek en yüce duyguların başıdır.Her bir canlı onu biricikliği üzerinden yaşar ve yaşatır. Güvenli limanlar huzurun incili madenleridir.Ama aşk o güven limanını sevmez,dalga ister fırtına ister bazen de karaya vurmak. Belki de sevgiyi o yüzden daha güvenli liman olarak görüyoruz.”Selvi boylum al yazmalım” Türk filminde:“Sevgi neydi? Sevgi iyilikti,dostluktu,sevgi emekti.Durursam bir daha kurtulamam.Ziyanı yok gülüşü yeter.”Sözlerini ve filmin o karesini hafızalarına kazımayan yoktur sanırsam.
Kimileri gidenin ardından gözyaşlarını umudun izi olarak ararken yollarda kimileri içinde gözlerden akan yaşlar yeni bir sevgi tohumunun gönüle düşen bir damlasıdır .
Galiba insan hangi boşluğu arıyorsa onu” Aşk- ı” yerleştiriyor, eksik olan duygu oyukluğun ne olduğunu bilmeden yüreğinin uçurumunda yer arıyor.
Hangisi gerçek benliğin duygusudur peki!Sakin ,dengeli dalgaların limanı sevgi mi ,yoksa dalgaların acısı yüreğinize aksa da aşk mı?…
Hacer Taşdemir